‘Türk düşmanlığı’ ve ayakta alkışlanan Yorgo Dalaras

Hayatta bazı şeyler nasıl görmek isterseniz, gözünüze öyle görünür. Gözünü kırpmadan adam öldüren bir katilden kahraman, kendi evindeki sorunları çözmeden başkalarının sorunlarını çözmeye kalkışan bir politikacıdan dünya lideri yaratabilirsiniz, ama şiddet ve baskı olmasın diyen, özgürlüklerden bahseden bir sanatçıyı da bir faşist olarak görebilirsiniz. Yunan müziğinin dünyaca ünlü ismi İzmirli Yorgo Dalaras, Türkiye kamuoyunda böyle bir duruma maruz kalmış “Türk düşmanı” yaftası üzerine yapıştırılmış bir kişi.
Üç yıllık bir rötarın ardından İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) organizasyonuyla nihayet İstanbul’a geldi ve cumartesi gecesi Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde muhteşem bir konser verdi. Üç yıl önce hakkında epeyce karalama, aşağılama ve hakaret içerikli yazıların yazılmasının ardından Dalaras, Türkiye’de onu bu kadar çok seven ve hasretle bu konseri bekleyen bir kitleyi herhalde beklemiyordu. Dalaras hayranlarının yanı sıra konseri Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Ajda Pekkan’ın birlikte izlemesi, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın da konserin sonuna kadar kalması dikkat çekiciydi.


Dalaras nasıl milliyetçi oldu?

Bundan tam üç yıl önce Dalaras, Ekümenik Patrik Bartholomeos tarafından, Genç Rum Ortodokslar etkinliği kapsamında İstanbul’a davet edilmiş, Rumeli Hisarı’nda bir konser vermesi planlanmıştı. Ancak, İstanbul Valiliği, gerekli evrakların tamamlanmadığını gerçekçe göstermiş, hatta “izin vermediğimiz halde gelirse herhangi bir gösteri ve protesto durumunda güvenliğini sağlayamayız” gibi açıklamalar yapılarak aba altında sopa gösterilmişti. Tabii, kendi yaptıklarının da milliyetçilik olduğunun farkına varmayan kalemler de boş durmamış, Dalaras’ı milliyetçi diye yerden yere vurmuştu. Öyle ya sadece Türklerin milliyetçi olma hakkı var.
Dalaras’ı “persona non grata” yapan, “azılı bir Türk düşmanı, rezil bir Rum” haline getiren olaylarda Dalaras’ın Kıbrıs Rum Kesimi’nde Türk ordusunun Ada’yı terk etmesine yönelik verdiği konserler başta geliyor. Dalaras, Türk ordusunun Ada’da işgalci konumda olduğunu söyleyen ne ilk ne de en son kişi. Türkiye’de kendisine yönelik çıkan yüksek seslerin esas sebebi Yunanistan’da Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için kurulan bir komitede yer alması, Öcalan’a Özgürlük yürüyüşlerine katılması...


Bir tek kendime düşman olabilirim

Kısa bir süre önce Yorgo Kırbaki’ye verdiği röportajda, “Ben olsa olsa bir tek kendime düşman olabilirim. Düşünce özgürlüğüne inanıyorum. İnsanların bağımsız olmalarına inanıyorum. Baskıcı rejimleri beğenmiyorum. Şiddet yoluyla başka görüşlerin kabul ettirilmesini de beğenmiyorum. Bu bazen yanlış anlaşılıyor” demişti.
11 kişilik orkestrasıyla sahne alan Dalaras, onur konuğu Zülfü Livaneli’nin Leylim Ley ile Yiğidim Aslanım Burda Yatarıyor şarkılarını Yunanca okudu. Dalaras, konserin sonlarına doğru sahneye davet ettiği Livaneli ile Kardeşin Duymaz Eloğlu Duyar şarkısını ise birlikte söyledi. “İstanbul tüm Yunanlılar için ve ailesi İzmir kökenli biri için efsanevi bir yerdir. İstanbul ile aramızda bir mıknatıs var. Hem sanki o bizi çağırıyor hem de biz içimizden gitmek istiyoruz” diyen bir sanatçıya İstanbul, geçen gece geçmişte yaşanan tüm olumsuzlukları unutturan bu cümlelere yaraşır bir ev sahipliği yaptı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder