Sarkozy’nin G-20’deki kumpasına kimse yüz vermedi

Eylülün sonlarında ABD’nin Pittsburgh kentinde yapılan G-20 zirvesi, liderlerin dünyanın tanık olduğu en büyük krizden sonraki üçüncü buluşması oldu. Önce Kasım 2008’de Washington’da, daha sonra Nisan 2009’da Londra’da biraraya gelen G-20 liderleri, krizden çıkışın yolunu birlikte bulma ve hayata geçirme konusunda –her ne kadar bazı konularda ciddi fikir ayrılıkları yaşasalar da- son derece kararlı. Bu ülkeler, dünya ekonomisinin yüzde 90’ına yakınını temsil etmesi açısından önemli. Nitekim, İstanbul’da devam eden IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları’nda son G-20 zirvesinde alınan kararlara fazlasıyla atıf yapılıyor, hatta IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, bu konuyla ilgili olarak sanayileşmiş yedi ülkenin artık merhum olduğunu ve G-20 ülkelerinin küresel sorunları çözme iradesinin çok daha güçlü olduğunu söyledi.

G-20 toplantılarına G-8’i oluşturan ABD, Almanya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Rusya’nın yanı sıra gelişmekte olan ekonomiler katılıyor. Bunlar da Türkiye, Brezilya, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Arjantin, Avustralya, Çin, Şili, Güney Kore, Hindistan, Endonezya ve Meksika olarak sıralanıyor. İspanya, Hollanda, İsveç, Singapur ve Tayland’da konuk ülke sıfatıyla yer alırken, AB, IMF ve Dünya Bankası da G-20’ye katılan kurumlar arasında.



G-14 önerisi gündeme alınmadı


G-20 zirvesi öncesinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, bankacıların primlerine kısıtlama getirilmesi yönünde çıkışlarda bulunmuş, zirvede buna ilişkin bir düzenleme olmaması halinde zirveyi terk edeceği tehdidinde bulunmuştu. Sarkozy’nin o günlerde hedefindekiler sadece bankacılar değilmiş. Sarkozy, G-20’nin fazlasıyla kalabalık olduğunu, o nedenle bazı ülkelerin çıkarılması gerektiğini ve dolayısıyla G-20’nin G-14’e indirilmesini teklif etmiş. Sarkozy’nin gruptan çıkarılmasını istediği ülkeler ise Arjantin, Avusturalya, Güney Kore, Endonezya, Suudi Arabistan ve Türkiye. Toplantıların öncesinde Sarkozy, bu konuyu dile getirmiş ancak ciddiye alınmamış. Diğer ülkelerden destek bulamayınca da konu gündeme dahi getirilmemiş. Fransa’nın Türkiye ile her zaman çok iyi ikili ilişkileri olduğunu söyleyen Sarkozy’nin, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşıtlığı ise herkes tarafından bilinen bir gerçek. Avrupa Birliği’nde Türkiye’yi görmek istemediği için imtiyazlı ortaklıktan Akdeniz Birliği’ne kadar çeşitli formüller ortaya koyan Sarkozy’nin ayak oyunları bu kez tutmadı. Zira, burası Avrupa Birliği değil G-20...

Sarkozy’nin bu tutumu ve Türkiye ile ilgili niyetleri hükümet ve dışişleri tarafından da yakında izleniyor. 8 ekimde Fransa’da Türk Mevsimi etkinlikleri kapsamında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sarkozy ile biraraya gelecek. Bakalım, Sarkozy’nin buradan Türkiye’ye yönelik mesajı ne olacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder