Erdoğan’dan Topbaş’a ‘UNESCO kriterine uy’ uyarısı

2010 yılı, İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti yılı olduğu kadar, UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nden çıkarılarak Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne düşürülmesi skandalı ile de tarihe geçebilir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun Dünya Miras Komitesi’nin 25 Temmuz-3 Ağustos 2010 tarihlerinde Brezilya’da gerçekleştireceği yıllık toplantı, İstanbul’un tarihî yarımadasının ve dolayısıyla İstanbul’un kaderini belirleyecek. Yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmeme alışkanlığından olsa gerek, Türkiye’den kalabalık bir heyet UNESCO Dünya Miras Komitesi üyelerini etkilemek ve lobi faaliyetlerinde bulunmak üzere Brezilya’ya gidiyor. Bu saatten sonra kararı değiştirtmenin çok zor hatta imkânsız olduğunu belirtiliyor.


UNESCO ile mektup diplomasisi

Bu arada, Türkiye’nin itibarını zedeleyecek bu gelişmelerle ilgili olarak devreye giren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, durumun vahametini Başbakan Erdoğan’a aktarmış. Başbakan da, tüm ilgililere ve başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ne gerekiyorsa yapmaları talimatı vermiş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş da, UNESCO’ya İstanbul’un listeden düşürülmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduklarını dile getiren bir mektup göndermiş, UNESCO’nun cevabı ise ser verip sır vermeyen cinsten olmuş: “Bunları dikkate aldığınıza çok memnun olduk.” Yani İstanbul’un kaderi yine gelecek hafta içinde belli olacak.


Listeden tamamen atılabilir

Peki, bu utanç verici karara yol açan süreçte neler yaşandı? Şöyle anlatalım: Aslında UNESCO Dünya Miras Komitesi İstanbul’u yetersiz koruma standartlarından ötürü yıllardır takip ediyor ve uyarıyor. Artık canına tak demiş olacak ki, 1 Haziran 2010’da yayınladığı taslak kararında, İstanbul’da bulunan Dünya Miras Alanları’nın (ağırlıklı olarak tarihî yarımada) Türkiye’nin de taahhüt ettiği uluslararası koruma standartlarına uygun olarak korunmadığını, Haliç Metro Köprüsü inşaatının 5366 sayılı yenileme yasasının ve İstanbul Boğazı karayolu tüp geçiş projesinin bu standartları ihlal ettiğini, İstanbul’u Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi’ne alabileceğini duyurdu. İstanbul ile ilgili bu rapor, bu konudaki tek geçerli kaynak ve Brezilya’da yapılacak toplantıda görüşülerek karara bağlanacak.
Rapor, İstanbul’un esas listeden düşürülerek, Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi’ne alınmasının ardından Komite’nin taleplerinde gelişme sağlanamadığı takdirde listeden tamamen atılmasını öngörüyor. Biraz daha detaylandırırsak, Dünya Miras Komitesi taslak kararda, “Haliç Metro Köprüsü mevcut projesi değiştirilmezse, 5366 sayılı Kanun’un mevcut uygulaması durdurulmazsa, İstanbul surlarının restorasyon projeleriyle ilgili bilgi sağlanmazsa, tarihî yarımadaya her gün 75 bin aracın girmesine neden olacak tünel projesi durdurulmazsa, ahşap binalar korunmazsa ve alanın değerlerini koruyan bir yönetim planı uygulanmazsa” İstanbul 700 Dünya Miras Alanı’ndan biri olma özelliğini kaybeder diyor. Ayrıca, miras varlıklarının korunması açısından merkezi hükümet, belediye mercileri ile karar alıcı birimler arasında koordinasyon eksikliğine dikkat çekiyor.


Taslak karar telaşlandırdı

Raporun yayınlanmasının ardından harekete geçen hükümet, konuyla ilgili önlem alternatiflerini düşünmeye başlamış. Ancak, bu süreçte sivil toplum örgütlerinin görüşleri pek dikkate alınmamış. Haliç Metro Köprüsü ile ilgili olarak İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ne geri adım attırmak gerektiği, ancak belediyenin buna pek yanaşmadığı söyleniyor. Bu durum, Başbakan’ın son dakikada devreye girmesiyle kırılmış gibi. Zira, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bir süre önce yaptığı bir açıklamada, UNESCO nezdinde bu konuyla ilgili mahalle baskısı yapıldığını, UNESCO tarafından gelecek serzenişleri dikkate alacak şekilde projeyi tekrar değerlendirdiklerini, ‘hoşumuza gitmeyecek bir kararın çıkmayacağını’ umut ettiğini söylemişti.
Ancak, Dünya Miras Komitesi pek aynı görüşte olmasa gerek. Zira, taslak kararın son maddesi, “Haliç Metro Köprüsü projesi için gecikme olmaksızın alternatif bir teklif sağlamasını ve varlığın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Alanları Listesi’nden çıkarılması için koşulları değerlendirmek için 2011’deki 35’inci oturumunda Dünya Miras Komitesi tarafından incelenmek üzere 1 Şubat 2011’e kadar Dünya Miras Merkezi’ne detaylı bir rapor sunmasını talep eder” diyor.


Almanların gözünün yaşına bakmadı

Şimdi Türkiye, mektup trafiği ve lobi faaliyetleri ile, bu olumsuz kararın önünü kesmeye çalışıyor. Ancak, Dünya Miras Komitesi’nin etkilemek pek öyle kolay değil. Komitede, 21 farklı ülkeden temsilci var ve o ülkelerin hepsinin Türkiye’ye ek süre verme ya da Türkiye’yi affetme konusunda mutabık olması gerekiyor. Geçen yıl Almanya’nın tüm ağlanıp sızlanmalarına rağmen Komite, yaşayan müze olarak adlandırılan Dresden Elbe Vadisi’ni Dünya Mirası Listesi’nden çıkardı. Gerekçe olarak da, Elbe Nehri üzerine yapılan Waldschloss Köprüsü’nü gösterdi. 2007’de de Umman’da yabanıl antilopların yaşadığı bir bölge listeden çıkarılmıştı. Umarız bu son dakika atakları etkili olur da, İstanbul’un şanı hem yerel yönetimin inadına kurban gitmez, hem de Kültür Başkenti olduğu dönemde adına kara bir leke sürülmez...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder