Başörtüsü üzerine siyasetin toplumda karşılığı yok
TİKAD (Türkiye İş Kadınları Derneği) Türkiye’nin siyasi zemindeki kırmızıçizgilerinden biri olan başörtüsüyle ilgili bir kamuoyu araştırması yaptı. Araştırmanın amacı, başörtüsü meselesinin çözümü için toplumsal uzlaşının olup olmadığını ortaya koymaktı. Siyaset arenasında başörtüsü üzerinden laik-modernler ve dindar ya da gelenekçiler arasında bir iktidar mücadelesi var. Ancak, bu araştırmaya göre siyasal alandaki bu tartışmanın toplum katında karşılığı yok. Yani, toplum başörtülü kadınları ötekileştirmemiş. Bu tesbit toplumsal barış açısından değerli. Ancak iş, eğitim ve çalışma hayatına gelince durum değişiyor. Başörtülü kadınlar ekonomik hayatta rol almak isteyince, yasak duvarına çarpıyor ve haksızlığa uğradıklarını düşünüyor. Yasaklananın kendisinin değil, inançları olduğunu ifade ediyor.
Kadının işgücüne katılımını sınırlıyor
Türkiye, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında kadının işgücüne katılımı bakımından yüzde 26 ile en alt sıralarda yer alıyor. Kabul edilemez ölçüde düşük olan bu rakamın AB ortalaması ise yüzde 64 seviyesinde. Araştırma, iş hayatında başörtüsünün serbest olması halinde kadının işgücüne katılım oranının da artacağını ortaya koyuyor.
Araştırma, başörtüsü sorununun ve bunun iş hayatına yansımalarıyla ilgili 26 ilde 3052 kişiyle yapılmış. Başını örten ve başı açık kadınların yanı sıra eşinin başı örtülü ve eşinin başı açık erkeklere de sorular yöneltilmiş. Araştırmaya göre, kadınların yüzde 93’ü başörtüsünü inancı gereği takıyor, bunu bir dinî simge olarak takanların oranı sadece binde bir. Başörtüsü takanların yüzde 77’si buna kendi isteğiyle karar vermiş, “başörtüsünü taktığınız zamana geri dönseniz yine takar mısınız” sorusuna yüzde 96’sı evet demiş. Dolayısıyla, bu herkesin görmesi gereken bir gerçek, moda ya da trend değil.
Erkekler esnek düşünüyor
Araştırmayı gerçekleştiren ekipten Prof. Dr. İhsan Dağı’nın anlatımlarına göre, başörtüsü takanların yüzde 23’ü bu durumun kendilerini kısıtladığını düşünüyor. Bu oran, eğitim ve ekonomik seviye yükseldikçe yüzde 50-60’lar seviyesine çıkıyor. Yani kentli, eğitimli, orta ve üst gelir sahibi ve mesleği olan kadınlar en çok kısıtlanmış ve haksızlığa uğramış olanlar. Başörtüsüyle mesleğini ya da eğitim alması tercih etmek durumunda kalanlar. Toplumda üniversitelere giremeyen kızların sorunu olarak algılanan durum, başörtülü kadınların istihdama yeterince dâhil edilememesi olarak da karşımıza çıkıyor. Başörtülü kadınların yüzde 87’si iş hayatına girmek ve çalışmak istiyor. Buna erkeklerin de desteği var. Başörtülülerin eşlerinin yüzde 53’ü “eşimin başını açarak çalışmasına izin veririm” diyor. “Eğitim almasına izin veririm” yüzde 60’lara kadar çıkıyor. Başı açık kadınların büyük çoğunluğu başörtüsü nedeniyle kadınların eğitiminin yarım kalmasına üzülüyor. Yüzde 87’si “başörtülülerin kariyer sahibi olmasından rahatsız olmam” diyor, hemcinslerinin iş hayatında olmasını istiyor.
Özel sektörde türban yasağı
Toplumun geneli özel sektörde başörtüsü yasağını doğru bulmuyor. Yüzde 92’si özel sektörde başörtülülerin çalışmasından rahatsız olmayacağını söylerken, “kamu kurumlarında başörtülü kadınlar başını örtebilir” diyenlerin oranı yüzde 77. Yüzde 72 oranında katılımcı ise, bu yasakların kalkması halinde iş hayatında kadın istihdamının artacağını belirtiyor. Yüzde 78 üniversitelerde başörtüsü serbest olmalı derken, yüzde 62’si üniversitede başörtüsü serbestîsinin bir yasayla güvence altına alınması gerektiğini düşünüyor. Araştırma, birlikte yaşama iradesini ortaya koyuyor. Önemli olan siyasetin samimiyetsiz tartışmaları bırakıp bunun önünü açabilmesi ve yapılması gereken başörtülüler eğitim ve çalışma hakkına nasıl sahip olacak buna çözüm bulmaları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder