‘Kültür Başkenti’ yine dalgalı

İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) seçilmesiyle birlikte kentin tarihi, sanatsal, sosyolojik ve doğal güzelliklerinin, sahip olduğu farklı renklerin gözler önüne serilmesi açısından tüm Türkiye 2010'un çok önemli bir tarih olacağını düşündü. Ancak, takvimler 2010 yılına büyük bir belirsizlikle ilerliyor. İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla ilgili bugüne kadar tartışmalardan, şikayetlerden, projelere aktarılan ya da aktarılamayan bütçelerden öte fazla birşey duyamadık.

Sular bir türlü durulmuyor


Koordinasyon Kurulu başkanlığını Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Danışma Kurulu başkanlığını İstanbul Sanayi Odası eski Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi'nin yaptığı İstanbul 2010 AKB Ajansı'nın Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu, çeşitli iddiaların ardından nisan ayında görevinden ayrıldı.

Bir süre boş kalan koltuğa Yürütme Kurulu Üyesi Şekip Avdagiç getirildi. Çolakoğlu'nun anlaşmazlık yaşadığı Yürütme Kurulu Genel Sekreteri Eyüp Özgüç de, görevden alındı, yerine Yılmaz Kurt atandı. Ancak, yönetim değişikliği 2010 çalışmalarıyla ilgili ne iddiaları, ne de sıkıntıları ortadan kaldırdı.

Son günlerde, Atatürk Kültür Merkezi'nin yenilenmesi sürecinin önünün tıkanması ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın ana sponsoru olduğu İstanbul'dan başlayacak olan Avrupa Yelken Yarışı'nın iptal edilme riski gündemi meşgul etmeyi sürdürüyor. Şimdi kafalardaki soru şu: Son gelişmeler, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı yönetiminde yeniden taşları yerinden oynatır mı?


Kültür sanat işi kamuya bırakılmamalıydı


İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nda aktif görev alan bazı isimler, tüm bu sorunların temelinin aslında kaynakların yönetimiyle ilgili olduğu görüşünde. Bu kültür ve sanat yönetimi gerektiren bir iş. Bunu bürokratik bir yapı altında yapmak ve idari bir merkezin altında yönetmek başından yanlıştı. Bütçeyi yönetecek insanların kültür profesyonelleri olması gerekiyordu.

Ayrıca, kaynakların tümünün kamudan gelmesi de sorun yaratıyor. Proje ortakları olmalı, bütçenin yüzde 40'ı belediyelerden, yüzde 30'u merkezi otoriteden ve geri kalanı da hayırsever kuruluşlardan gelmeliydi. Kar amacı gütmeyen kültürle ilgili sivil toplum kuruluşlarını da bu işin içine toplamak, bürokrasiye baskı yapmak gerekiyordu. Ancak, böyle karma bir bütçeyi yönetecek yeterince kültür profesyoneli Türkiye'de yok. Konu, karşımıza bir anlamda, bir entelektüellik sorunu olarak çıkıyor. Gelinen noktada, devleti 'yolunacak kaz gibi' gibi görülmekten öteye gidemedi.


Projelerin yüzde 90'ı işe yaramaz


Uygulamaya yöneltilen eleştirilerin bir bölümü de, İstanbul 2010 için kabul edilen projelerle ilgili. 2008'de Ajans'a verilen 78 milyon 487 bin 387 TL'nin 40 milyon 374 bin 233 TL'si harcandı. 2009'un ilk beş ayında harcanan miktar ise 32 milyon 387 bin 849 TL oldu.

Ajans'taki isimler, 2008'de aktarılan 40 milyon TL'nin neredeyse yüzde 90'ının "ıvır zıvır" projelere aktarıldığını, İstanbul 2010'un proje hurdalığı haline getirildiğini söylüyor. O projelerin hepsi yapılsa bile, yine 2010 başarısız olur görüşündeler. Çünkü, projeler birbirinden alakasız ve kopuk. Bürokrasi mantalitesi ile yönetildiği için projelere karışan çok, her kafadan bir ses çıkıyor.


Büyük firmalar neden girmedi sorulmadı


Son günlerdeki bir diğer konu da, Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yenilenmesine ilişkin İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından yapılan onarım ve yenileme ihalesiyle ilgili. İhaleye katılan 15 firma içinde en düşük teklifi veren Özsoy İnşaat Turizm Ticaret A.Ş. 64 milyon 883 bin 308 TL bedelle kazandı.

Yenileme ve onarım çalışmalarının yedi ayda tamamlanması planlanıyordu. Ancak, AKM'nin yenileme projesi tam start alacakken, İstanbul 9'uncu Bölge İdare Mahkemesi'nden gelen kararla tüm süreç sil baştan oldu. Mahkemenin ocak ayında Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası'nın (Kültür Sanat-Sen) AKM'nin yenileme projesi aleyhinde açtığı davada yürütmenin durdurulması kararı vermesi, süreci iyice içinden çıkılmaz bir hale soktu.


Mimarlar durumu anlatacak


Kültür Sanat-Sen, binanın önüne reklam panosu konacağı gerekçesiyle davayı açmıştı. Belirtilenlere göre, binanın önüne konacak panoda inşaat faaliyetiyle ilgili bilgi verilecekti. Bu söylentilerden, bilirkişilerin etkilenmiş olabileceği de konuşulanlar arasında. Davanın muhatabı Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bir üst mahkemeye itiraz etmesi bekleniyor. Tabi, bu arada sürecin şeffaf işlemediği, inşaat alanında Türkiye'nin isim yapmış firmalarının bu prestijli ihaleye neden girmediğinin sorgulanmadığı kaydediliyor. 2010'un, bu süreci yeniden şeffaf bir şekilde anlatması gerekiyor. Gelecek hafta, AKM'nin yenilenmesiyle ilgili çalışma grubu içinde yer alan mimarlar bir toplantı yaparak konuyla hakkında bilgi verecek.

İşin içindeki siyasetçiler ve kültür sanat insanları ya bunu Türkiye için büyük bir fırsata dönüştürecekler ya da sadece bir kez alınabilen bu unvanı değerlendirememenin vebalini üzerlerinde taşıyacaklar...
* * *


'Europa Race'in tek destekçisi Ajans değil'


Dün, Europa Race'a ilişkin bazı gazetelerde yer alan haberler üzerine İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, ana sponsoru olduğu yarışla ilgili yükümlülüklerini yerine getirdiğini kaydetti. Yapılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi: "Europa Race, çok destekçisi olan, farklı kentlerin merkezi yönetimlerinden Ajansımıza kadar pek çok değişik kurumun sponsorluğuyla yürütülmesi planlanan projedir. Yürütme Kurulu ve Bütçe Komisyonu, Ajansın 2009 bütçesi yüzde 70’lere varan oranda kesintiye uğramış olduğu halde, 9 mayısta Europa Race’e 500 bin avro gibi ciddi bir destekte bulunma kararı aldı. Bu karar, projenin sahibi Cumali Varer’e tebliğ edilmiş ve sözleşme tarafların karşılıklı mutabakatıyla imzalanmıştır. Sözleşme, 500 bin avromeblağın ödenmesi sürecini de düzenlemekte ve İstanbul Europa Race’te Ajans tarafından karşılanacak masraf kalemlerinin gerçekleşmiş olması şartını getirmektedir. Bu şart yerine geldikçe İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı üzerine düşen yükümlülükleri sözleşme çerçevesinde yerine getirecektir. Basında yer alan haberlerde, Ajans, projenin tek destekçisiymiş gibi gösterilmekte, esasen projenin sahiplerinin diğer destekçilerden almayı öngördükleri fonları bulamamalarından kaynaklandığını düşündüğümüz bir sorun, sanki sadece İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın kaynak yaratmamasından kaynaklanıyor gibi yansıtılmaktadır. Bu durum, gerçekle bağdaşmamaktadır."

Öte yandan, organizasyon şirketi Olay Nautic'in sahibi Cumali Varer ise, daha önce Taraf'a yaptığı açıklamada, Ajans'ın ana sponsor olduğunu belirtirken, Gençlik ve Spor Müdürlüğü tarafından kendisine verilen "yarışın finansmanında her türlü maddi ve manevi desteğin TC Devleti garantisi altında" olduğunu ifade eden belgeyi göstermişti. Varer, Türkiye'nin temin etmesi gereken tutarın 2.4 milyon dolar olduğunu belirtmiş, aksi halde yarışın iptal riskinin bulunduğunu söylemişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder