Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kuzey Kıbrıs’ta Rumların mülkiyet talepleri konusunda, Kuzey Kıbrıs lehine bir karar alarak, mülk talepleri için kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) etkin bir iç hukuk yolu olduğuna hükmetti. Bu kararla Kıbrıslı Rumlar, Kuzey Kıbrıs’ta bıraktıkları taşınmaz malları için AİHM’de dava açmadan önce TMK’ya başvuracak.
AİHM, cuma günü açıkladığı bu kararla aynı zamanda, Kuzey Kıbrıs’ta 2005’te şekillenen TMK’yı oluşturan yasaların ve TMK’nın fiili işleyiş biçiminin AİHM içtihatıyla uyumlu olduğu sonucuna da varmış oldu. TMK, artık AİHM nezdinde ve mahkemenin standartlarında bağımsız ve tarafsız bir hukuk organı. AİHM, bu kararla mülkiyet meselelerinde karar vermenin ne kadar güç olduğunu da ortaya koymuş oldu.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, AİHM’in aldığı kararın ardından yaptığı açıklamada, kararın, Kıbrıs sorununun çözümüne eşsiz destek sağladığını belirterek, “Bu zafer uluslararasında yürüttüğümüz doğru politikaların ürünüdür, bunu bu şeklide değerlendirmeliyiz” açıklamasında bulundu. AİHM’nin kararının Türkiye için büyük bir yükten kurtulma anlamına geldiğine dikkat çeken Talat, “Çok büyük bir sorunu aşmış durumdayız. Bundan sonra sorumluluğu Türkiye’ye yükleyemeyecektir. Malın mülkiyetini eski sahibinde tutmak olmayacaktır” dedi.
Şimdi, Kıbrıslı Rumların bugüne kadar açtığı 1500 civarındaki davanın düşmesi bekleniyor. Yani bu karar, 1990’lı yılların başından bu yana Kıbrıslı Rumlar tarafından AİHM’e taşınmış 1500’den fazla dava başvurusu için emsal oluşturuyor.
Bir anlamda, AİHM’de bekleyen dava başvuruları, henüz iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle bundan sonra kabul edilemez ilan edilecek. AİHM’in gerekçeli kararında, Ankara’ya karşı mülkiyet iddiaları olan Kıbrıslı Rumlar ya TMK’ya gidecek ya da Ada’da taraflar arasında siyasi çözümü bekleyecek. AİHM’e dava başvurusunda bulunmak için, kendisine karşı başvuru yapılacak ülkedeki iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor.
‘Rüşvet mekanizması’ demişlerdi
Kıbrıslı Rum yetkililer, TMK’yı kurulduğu dönemde, “Rumları rüşvetle satın almak için” yaratılmış bir mekanizma olarak tanımlamış ve Komisyonu kabul etmediklerini söylemişlerdi. TMK, Rum yönetimi vatandaşlarının mülkiyet konusundaki taleplerini dostane çözümle sonuçlandırmak ve Rumların Kuzey’deki mülkiyet iddialarına kesin bir çözüm getirmek amacıyla faaliyet gösteriyor. TMK’nın hükmettiği tazminatların ödenmesinden sonra Rum vatandaşlarının Kuzey Kıbrıs’taki mülkleri üzerinde herhangi bir hak veya yetkileri kalmıyor. TMK’ya bugüne kadar Rumlar tarafından 450’yi aşan başvuru yapıldı. Başvurulardan 100’e yakını dostane çözümle sonuçlandırıldı. TMK, bugüne kadar yaklaşık 40 milyon sterlin tazminat ödeyerek, kamulaştırma yaptı.
2004’te Rumların Annan Planı’na ‘hayır’ demesinin ardından AİHM içinde Kuzey Kıbrıs’ta Rumların mülkiyet sorunları için iç hukuk yolu oluşturma fikri gündeme geldi. Fikri büyük ölçüde benimseyen Mahkeme, Haziran 2004’te Kuzey Kıbrıs’ta Kıbrıslı Rumlar için iç hukuk yolu sürecini başlattı.
Türkiye’nin de bu fikri benimsemesiyle, 2005’te, AİHM’in bir Kıbrıslı Rumun açtığı davayla ilgili kararda yer alan hükümler doğrultusunda ve KKTC yasaları temelinde TMK kuruldu. TMK’nın AİHM standartlarında çalıştığını göstermek amacıyla Avrupa Konseyi’nin eski genel sekreteri Daniel Tarschy ile Avrupa Konseyi’nin eski genel sekreter yardımcısı Hans Christian Krüger, TMK üyeliğine getirildi.
Kararın siyasi etkileri olacak
AİHM’in Kıbrıs’ta yaşanan en temel sorunların başında gelen mülkiyet sorunuyla ilgili bu önemli kararının, muhakkak ki hem Türkiye hem de Kıbrıs Cumhuriyeti tarafında bir etkisi olacak. Karar, Kuzey Kıbrıs’ın lehine alınmış bir karar. Kararın Kuzey Kıbrıs’ta 18 nisanda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, hem de Talat’ın adaylığını resmen açıkladığı günlerde gelmesi de bir o kadar ilginç.
AİHM’in bu kararı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin TMK ile ilgili iddialarını da çürütmüş oldu. Karar, sadece Ankara tarafından tanınan KKTC’de işlev gören bir hukuk düzeninin varlığının uluslararası hukuk çerçevesinde AİHM tarafından onaylanması açısından önem taşıyor. Kararın Kıbrıs’ta taraflar arasında devam eden müzakerelere yansımalarının olacağı da konuşuluyor.
Nitekim, Cumhurbaşkanı Talat, Güney Kıbrıs lideri Dmitris Hristofyas ile 30 marta kadar müzakereleri sürdüreceğini açıklamıştı. Altı müzakere başlığından mülkiyet, toprak ile güvenlik ve garantiler başlıklarında bugüne kadar hiç ilerleme kaydedilememişti. Bu gelişme, Kuzey Kıbrıs tarafındaki ciddi bir müzakerecinin işini kolaylaştırabilir... Kimi kamuoyu yoklamalarında Derviş Eroğlu’nun gerisinde kalan kimilerinde ise kafa kafaya olan Talat’a, seçim öncesi bu gelişmenin siyaseten ne kadar yarayacağı gelecek günlerde belli olacak...
AİHM, cuma günü açıkladığı bu kararla aynı zamanda, Kuzey Kıbrıs’ta 2005’te şekillenen TMK’yı oluşturan yasaların ve TMK’nın fiili işleyiş biçiminin AİHM içtihatıyla uyumlu olduğu sonucuna da varmış oldu. TMK, artık AİHM nezdinde ve mahkemenin standartlarında bağımsız ve tarafsız bir hukuk organı. AİHM, bu kararla mülkiyet meselelerinde karar vermenin ne kadar güç olduğunu da ortaya koymuş oldu.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, AİHM’in aldığı kararın ardından yaptığı açıklamada, kararın, Kıbrıs sorununun çözümüne eşsiz destek sağladığını belirterek, “Bu zafer uluslararasında yürüttüğümüz doğru politikaların ürünüdür, bunu bu şeklide değerlendirmeliyiz” açıklamasında bulundu. AİHM’nin kararının Türkiye için büyük bir yükten kurtulma anlamına geldiğine dikkat çeken Talat, “Çok büyük bir sorunu aşmış durumdayız. Bundan sonra sorumluluğu Türkiye’ye yükleyemeyecektir. Malın mülkiyetini eski sahibinde tutmak olmayacaktır” dedi.
Şimdi, Kıbrıslı Rumların bugüne kadar açtığı 1500 civarındaki davanın düşmesi bekleniyor. Yani bu karar, 1990’lı yılların başından bu yana Kıbrıslı Rumlar tarafından AİHM’e taşınmış 1500’den fazla dava başvurusu için emsal oluşturuyor.
Bir anlamda, AİHM’de bekleyen dava başvuruları, henüz iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle bundan sonra kabul edilemez ilan edilecek. AİHM’in gerekçeli kararında, Ankara’ya karşı mülkiyet iddiaları olan Kıbrıslı Rumlar ya TMK’ya gidecek ya da Ada’da taraflar arasında siyasi çözümü bekleyecek. AİHM’e dava başvurusunda bulunmak için, kendisine karşı başvuru yapılacak ülkedeki iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor.
‘Rüşvet mekanizması’ demişlerdi
Kıbrıslı Rum yetkililer, TMK’yı kurulduğu dönemde, “Rumları rüşvetle satın almak için” yaratılmış bir mekanizma olarak tanımlamış ve Komisyonu kabul etmediklerini söylemişlerdi. TMK, Rum yönetimi vatandaşlarının mülkiyet konusundaki taleplerini dostane çözümle sonuçlandırmak ve Rumların Kuzey’deki mülkiyet iddialarına kesin bir çözüm getirmek amacıyla faaliyet gösteriyor. TMK’nın hükmettiği tazminatların ödenmesinden sonra Rum vatandaşlarının Kuzey Kıbrıs’taki mülkleri üzerinde herhangi bir hak veya yetkileri kalmıyor. TMK’ya bugüne kadar Rumlar tarafından 450’yi aşan başvuru yapıldı. Başvurulardan 100’e yakını dostane çözümle sonuçlandırıldı. TMK, bugüne kadar yaklaşık 40 milyon sterlin tazminat ödeyerek, kamulaştırma yaptı.
2004’te Rumların Annan Planı’na ‘hayır’ demesinin ardından AİHM içinde Kuzey Kıbrıs’ta Rumların mülkiyet sorunları için iç hukuk yolu oluşturma fikri gündeme geldi. Fikri büyük ölçüde benimseyen Mahkeme, Haziran 2004’te Kuzey Kıbrıs’ta Kıbrıslı Rumlar için iç hukuk yolu sürecini başlattı.
Türkiye’nin de bu fikri benimsemesiyle, 2005’te, AİHM’in bir Kıbrıslı Rumun açtığı davayla ilgili kararda yer alan hükümler doğrultusunda ve KKTC yasaları temelinde TMK kuruldu. TMK’nın AİHM standartlarında çalıştığını göstermek amacıyla Avrupa Konseyi’nin eski genel sekreteri Daniel Tarschy ile Avrupa Konseyi’nin eski genel sekreter yardımcısı Hans Christian Krüger, TMK üyeliğine getirildi.
Kararın siyasi etkileri olacak
AİHM’in Kıbrıs’ta yaşanan en temel sorunların başında gelen mülkiyet sorunuyla ilgili bu önemli kararının, muhakkak ki hem Türkiye hem de Kıbrıs Cumhuriyeti tarafında bir etkisi olacak. Karar, Kuzey Kıbrıs’ın lehine alınmış bir karar. Kararın Kuzey Kıbrıs’ta 18 nisanda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, hem de Talat’ın adaylığını resmen açıkladığı günlerde gelmesi de bir o kadar ilginç.
AİHM’in bu kararı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin TMK ile ilgili iddialarını da çürütmüş oldu. Karar, sadece Ankara tarafından tanınan KKTC’de işlev gören bir hukuk düzeninin varlığının uluslararası hukuk çerçevesinde AİHM tarafından onaylanması açısından önem taşıyor. Kararın Kıbrıs’ta taraflar arasında devam eden müzakerelere yansımalarının olacağı da konuşuluyor.
Nitekim, Cumhurbaşkanı Talat, Güney Kıbrıs lideri Dmitris Hristofyas ile 30 marta kadar müzakereleri sürdüreceğini açıklamıştı. Altı müzakere başlığından mülkiyet, toprak ile güvenlik ve garantiler başlıklarında bugüne kadar hiç ilerleme kaydedilememişti. Bu gelişme, Kuzey Kıbrıs tarafındaki ciddi bir müzakerecinin işini kolaylaştırabilir... Kimi kamuoyu yoklamalarında Derviş Eroğlu’nun gerisinde kalan kimilerinde ise kafa kafaya olan Talat’a, seçim öncesi bu gelişmenin siyaseten ne kadar yarayacağı gelecek günlerde belli olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder