Türkiye’de gündem referanduma kilitlenmişken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan salı günü Dolmabahçe’deki Başbakanlık çalışma ofisinde Mehmet Büyükekşi başkanlığındaki TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) yönetim kurulu üyelerini kabul etti. İhracatçının kronikleşmiş sıkıntısı malum, kur ve faiz konusu. İhracatın genel durumuyla ilgili bilgi veren TİM yönetimi, kurun ihracatın önündeki en büyük engel olduğunu anlattı, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini 100 milyar dolara çekmesi konusunda çalışma yapması gerektiği ve faizlerin yüksekliği nedeniyle hızlı sıcak para çıkışı yaşandığı dile getirildi. Faizlerin 0.5 puan aşağı çekilmesi gerektiği belirtildi.
Genel olarak kur meselesi etrafında toplanan yüksek faiz, değerli TL, cari açık gibi sıkıntılarını Başbakan Erdoğan ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’a anlatan ihracatçılar 17 Eylül’de Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile biraraya gelecek. Konuştuğum ihracatçılar, bu toplantıyı çok önemli buluyor. İhracatçılar, Yılmaz’a birebir olarak kurla ilgili yaşanan sorunları aktarma fırsatı bulacak, kendi çözüm önerilerini sunacak.
17 eylülde Merkez Bankası ile biraraya geldikten sonra TİM yönetimi, hemen akabinde tekrar Başbakan ve hükümet yetkilileri ile biraraya gelecek. TİM, Merkez Bankası’na “enflasyonu baskılayabilirsiniz ama bunun bedelini hepimiz ödeyeceğiz, bu para hepimizin cebinden alınır” diyecek. İhracatın sıkıntılı bir sürece girdiği, ithalatın alıp başını gittiği, bu gelişmelerin ileride problemlere yol açabileceği vurgulanacak. Merkez Bankası ve hükümetle gerçekleştirilecek toplantıların ardından TİM yönetimi, ihracatın yol haritasını muhalefet partilerinin temsilcilerine de sunacak. CHP ve MHP’nin yanı sıra ihracat stratejisi BDP ile de görüşülecek. Şu anda bu konu TİM yönetiminin gündeminde, Meclis’te temsil edilen tüm partilerle görüşülmesi konuşuluyor.
TİM, ihracatın 5,10 ve 15 yıllık stratejik yol haritasını sektör sektör kendisi organize etmiş, her sektörü temsil eden şirketlerden görüşler alınmış, her sektördeki problemler, riskler ve avantajlar ortya konmuş. Hedef pazarlar, değişen tüketici profili analizleri ortaya konmuş. TİM bu işin metodolojisi konusunda dünya çapında yönetim gurusu olan Robert Kaplan ve Michael Porter’ın da içinde yer aldığı The Palladium Group’tan danışmanlık aldı. Palladium, kurumlar ve ülkeler için üst düzey stratejiler geliştiriyor. Palladium geçmişte Brezilya, İspanya, Dubai gibi ülkeler için strateji geliştirirken, ABD Hazinesi’ne de danışmanlık yapmış. Eğer bu yol haritası tüm taraflar tarafından kabul görür ve kuralına uygun olarak uygulamaya konursa Türkiye, üretim ve ihracatta hem önünü çok rahat görebilecek hem de daha tutarlı adımlar atıp günün şartlarına göre pozisyon alabilecek. Bu, aynı zamanda Türkiye’deki işadamı profilinin de değişmeye başladığının, daha vizyoner, her şeyi devletten beklemeyen, proje üreten, bunları tartışmaya açan bir yapıya dönüştüğünün de bir göstergesi...
Genel olarak kur meselesi etrafında toplanan yüksek faiz, değerli TL, cari açık gibi sıkıntılarını Başbakan Erdoğan ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’a anlatan ihracatçılar 17 Eylül’de Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile biraraya gelecek. Konuştuğum ihracatçılar, bu toplantıyı çok önemli buluyor. İhracatçılar, Yılmaz’a birebir olarak kurla ilgili yaşanan sorunları aktarma fırsatı bulacak, kendi çözüm önerilerini sunacak.
Cari açıkta artış tehlikesi
İhracatçının Merkez Bankası’na getirdiği en büyük eleştiri şöyle: Türkiye, uzun bir süre kronik enflasyonla yaşamak zorunda kaldı ve bu sorunun çözümü için döviz kurlarını, yüksek faizle baskı altında tutmayı tercih etti. Aslında kamu harcamaları bütçe açıklarında meydana gelen kara deliklerin en büyük sebebiydi. Öte yandan, kanunla tek başına fiyat istikrarı koruyucusu konumundaki Merkez Bankası, bunu sağlamakta yetersiz kaldı, çünkü Merkez’in tek başına bunu gerçekleştirmesi çok zor. Zira, fiyat istikrarını bozacak pek çok faktör mevcut. Sanayi üretim rakamları, cari açık ve artan ithalat rakamları geleceği ilişkin önemli sinyaller veriyor. Temmuz ayında artan ithalat, ağırlıklı olarak tüketim malları ve otomotivde görülüyor, ihracatçı tarafından ithalatta yaşanan bu patlamanın en büyük sorumlusu döviz kurları olarak gösteriliyor.TL gerçek değerine gelsin
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçenlerde yaptığı bir açıklamada, bu yıl için cari açığın malli gelire oranının 2010 başındaki yüzde 2.8’lik hedeften daha yüksek, yani yüzde 5’ler seviyesinde olacağını, 2011 için öngörülen yüzde 3.3’lük cari açık tahmininin de revize edilmesi gerekeceğini söyledi. Şimşek, endişeye mahal yok diyor ama ihracatçı aynı fikirde değil. İhracatçılar, bu şikâyetleri dile getirirken, “Biz TL değersiz olsun demiyoruz, gerçek değerinde olsun” diyorlar. Şu anda TL olması gerekenden yüzde 27 daha değerli, maliyetler yüzde 10’lar seviyesinde şişmiş durumda. TL değerli olduğu için cari açıktaki makas açılıyor. İhracatçılar, “Daha önce hükümet bu açığı özelleştirmeler ve doğrudan yabancı sermaye girişi ile kapatabiliyordu ama şu anda bu açık sıcak para ile kapatılıyor” diyorlar.Yol haritası BDP’ye de anlatılacak
Cumhuriyet’in 100’üncü yılında ulaşılması hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracat rakamı için 1.5 yıldır ihracatçılar “Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisi ve Sektörel Çalışması” adlı bir yol haritası üzerinde çalışıyor. Yol haritası artık son halini almış. 24 sektörün tek tek hedeflerini ortaya koyduğu çalışma Türkiye’nin hem ihracat hem de üretimde nereye gitmek istediğini, ne gibi desteklerin verilebileceğini, 10 yıl sonra nerede olacağını, ne üreteceğini, hedeflenen kişi başına milli gelir rakamlarına nasıl erişileceğini anlatıyor. İhracatçı işadamları, tüm bunların artık bir devlet politikası olarak ele alınmasını ve uygulanmasını istiyor.17 eylülde Merkez Bankası ile biraraya geldikten sonra TİM yönetimi, hemen akabinde tekrar Başbakan ve hükümet yetkilileri ile biraraya gelecek. TİM, Merkez Bankası’na “enflasyonu baskılayabilirsiniz ama bunun bedelini hepimiz ödeyeceğiz, bu para hepimizin cebinden alınır” diyecek. İhracatın sıkıntılı bir sürece girdiği, ithalatın alıp başını gittiği, bu gelişmelerin ileride problemlere yol açabileceği vurgulanacak. Merkez Bankası ve hükümetle gerçekleştirilecek toplantıların ardından TİM yönetimi, ihracatın yol haritasını muhalefet partilerinin temsilcilerine de sunacak. CHP ve MHP’nin yanı sıra ihracat stratejisi BDP ile de görüşülecek. Şu anda bu konu TİM yönetiminin gündeminde, Meclis’te temsil edilen tüm partilerle görüşülmesi konuşuluyor.
TİM, ihracatın 5,10 ve 15 yıllık stratejik yol haritasını sektör sektör kendisi organize etmiş, her sektörü temsil eden şirketlerden görüşler alınmış, her sektördeki problemler, riskler ve avantajlar ortya konmuş. Hedef pazarlar, değişen tüketici profili analizleri ortaya konmuş. TİM bu işin metodolojisi konusunda dünya çapında yönetim gurusu olan Robert Kaplan ve Michael Porter’ın da içinde yer aldığı The Palladium Group’tan danışmanlık aldı. Palladium, kurumlar ve ülkeler için üst düzey stratejiler geliştiriyor. Palladium geçmişte Brezilya, İspanya, Dubai gibi ülkeler için strateji geliştirirken, ABD Hazinesi’ne de danışmanlık yapmış. Eğer bu yol haritası tüm taraflar tarafından kabul görür ve kuralına uygun olarak uygulamaya konursa Türkiye, üretim ve ihracatta hem önünü çok rahat görebilecek hem de daha tutarlı adımlar atıp günün şartlarına göre pozisyon alabilecek. Bu, aynı zamanda Türkiye’deki işadamı profilinin de değişmeye başladığının, daha vizyoner, her şeyi devletten beklemeyen, proje üreten, bunları tartışmaya açan bir yapıya dönüştüğünün de bir göstergesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder