Türk Hava Yolları, altı yıllık zorlu bir çabanın ardından Kanada’nın Toronto kentine ilk direkt uçuşu 11 temmuz günü gerçekleştirdi. THY’nin New York ve Chicago’dan sonra Kuzey Amerika’da uçuş yaptığı üçüncü destinasyon olan Toronto seferleri, sadece burada yaşayan 100 bine yakın Türk’ü değil, İran, Irak, Pakistan, Azerbaycan, Lübnan, Rusya, Ukrayna ve Ortadoğu ülkelerinin vatandaşlarını da sevindirdi.
Bundan birkaç yıl önce THY üst yönetiminin bile “talep yok, kârlı değil” gibi sebeplerle geri çevirdiği ama aslında büyük oranda siyasi nedenlere dayanan gecikmeli Toronto seferleri, Türkiye’nin etrafında yaşayanlar için de önemli. Bu hattın en az 10 milyon yolcu kapasitesi olduğu söyleniyor. Şimdilik haftada üç gün yapılacak olan seferlerin arttırılması planlanıyor.
THY Genel Müdürü Temel Kotil, Toronto’ya yedi gün uçmak için hazır olduklarını dile getirerek, “İstiyoruz, yeter ki izin verilsin. 2008’de IATA toplantısında meslektaşlarıma ‘Batı demokrasileri arasında bize uçuş hakkı vermeyen bir tek sizsiniz’ dedim. O zaman ‘potansiyel yok’ dediler. Bu benim Güney Afrika ve Sao Paolo’dan sonra üçüncü uzak mesafe hattı açışım. Onlara açılış yapmadık. Uzak mesafede açılan yeni hatlardan orada yaşayan toplumun çok olumlu etkilendiğini gördük. Şu anda Avrupa’nın dördüncü büyük havayolu şirketiyiz” dedi.
İki ülke ilişkilerinde önemli adım
Kısaca, Türkiye Kanada ilişkilerinin son birkaç yıllık dönemine baktığımızda ise şunları görüyoruz: Kanada’nın Ermeni soykırımı tasarısını kabul ettiği dönemdeki büyükelçi, bu ülkeyi ziyaret etmek isteyen bakanların ziyaretlerini engellemiş ve sürüncemeye giren dönemin de başlangıcı olmuştu.
2007’de Kanada Dışişleri, Türk Dışişleri’nden randevu istemiş, ancak Türk tarafı randevu vermemişti. Böylece, Türkiye’nin çok büyük avantajlar elde edeceği bir ülkeyle ilişkileri yok denecek bir noktaya gelmiş ve önemli fırsatlar da kaçmıştı. 2008’de Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Kanada ile hem çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının yapılması, hem de iki ülke arasında direkt uçuşlara başlanmasıyla ilgili talimat verdi.
Anlaşmanın imzalanması için Unakıtan’ın 26 nisanda Kanada’ya gitmesi kararlaştırıldı. Tam somut adım atılacaktı ki, Unakıtan’ın sağlık durumu, kabine revizyonu ve Ottawa büyükelçisinin Ermeni soykırımını anma törenlerine katılması gibi nedenlerle yaşanan gerilim işi biraz geciktirdi. Gelinen noktada artık iki ülke arasında direkt uçuşlar başladı, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması da salı günü itibarıyla imzalandı.
Göçmenler ülkesi
Gelelim, dünyanın önde gelen refah ülkelerinden biri olan Kanada’da kriz sonrası duruma. 33 milyonluk nüfusunun yüzde 50-55’i gibi bir oranda göçmenlerin yer aldığı Kanada’nın aslında en büyük gelir kaynağını göçmenlik faaliyetleri ve üniversiteler oluşturuyor.
Dünyanın ikinci büyük petrol yataklarına sahip ülkenin petrolü kum ve taş karışımlı olduğu için bunu ayrıştırmak büyük maliyetler gerektiriyor. Petrol fiyatı yükseldiğinde kendi petrolünü çıkaran ve bu ayrıştırma işlemini gerçekleştiren Kanada, petrol fiyatları düştüğünde ithal etmeyi tercih ediyor. Dünyanın sanayileşmiş sekiz ülkesini temsil eden G-8 içinde yer alan Kanada, global krizin etkilerini azaltmak için 2009 başlarında 32 milyar dolarlık bir teşvik paketi açıklamıştı.
Kişi başına milli gelirin 50 bin dolar civarında olduğu Kanada’da kriz sırasında iflas eden banka, finans kurumu ya da sigorta şirketi yok. Sadece ABD’deki otomotiv devlerinin geçirdiği zorlu süreç nedeniyle Kanada’da bu şirketlerin üretim yapan fabrikaları sarsılmış durumda. Daha önce öğrencilerin çalışmasına izin verilmezken, artık bunun da önü açılmış. Bir stüdyo dairenin fiyatının 380 bin dolardan başladığı Toronto’da villalar milyon dolarlarla telaffuz ediliyor. Krizde fiyatlar biraz düşse de, diğer gelişmiş ülkelerde yaşanan emlak krizi burada pek yok.
80 ülkeden değişik etnik grubun bulunduğu ülkede, 1 milyon nüfusla Çinliler birinci sırada. Toronto’da üç tane China Town var. Onları 850 bin kişiyle Hintliler takip ediyor. Bunların dışında Jamaikalılar, Afrikalılar, Pakistanlılar, nereden isterseniz insan var.
Kanada’da kadın olmak varmış
Kanada ile ilgili önemli bir not da kadınları ilgilendiriyor. Burada kadına büyük değer veriliyor ve kadının önemli hakları var. Toplumdaki önem sıralaması çocuklar, kadınlar, hayvanlar ve erkekler şeklinde. Bir kadının polise kocasının onu dövebileceği ihtimalinden bile bahsetmesi, polisin kocayı işyerinden alıp götürmesi için yeterli oluyor. Töre, namus, koca ve baba dayağı gibi sebeplerle Kanada’ya sığınan çok sayıda kadın var, bu konuda zaten onlara da kolaylık da sağlanıyor.
Hidayet’in maçları Rogers Centre’da oynanacak
Öte yandan, Toronto son dönemde NBA’de fırtına gibi esen milli basketbolcu Hidayet Türkoğlu ile de epeyce gündemde. Orlando Magic’ten ayrılan Türkoğlu, geçtiğimiz günlerde Toronto Raptors ile beş yıllığına 53 milyon dolarlık rekor denebilecek bir sözleşmeye imza attı.
Tam da, THY’nin bu şehre sefer başlattığı bir döneme denk gelen bu transfer, burada yaşayanlarla da önemli bir iletişim yarattı. Sporun her zaman farklı kültürleri, farklı milletleri yakınlaştırması çoğu kez şahit olunan bir durum. Hidayet, yeni evinde maçları eski adı Skydome olan ancak birkaç yıl önce GSM şirketi Rogers tarafından satın alınarak Rogers Centre olarak değiştirilen Ontario Gölü’ne nazır stadda oynayacak.
55 bin seyirci kapasiteli stadın üstü açılıp kapanabiliyor, hemen yanı başında ise Toronto kentinin simgesi CN Tower bulunuyor. 553 metre yüksekliğindeki CN Tower, halen dünyanın sayılı en yüksek binalarından biri durumunda.
Ecocab İstanbul’a uyar mı?
Toronto caddelerinde gençlerin pedalla kullandıkları araçlar göze çarpıyor. Öğrencilerin saatlik ücretle ve kendileri için belirlenmiş güzergâhlar içinde kullandığı bu araçlar, insanları bedava gezdiriyor. Bu araçlara sahip Ecolabs şirketi, anlaşmalı olduğu firmaların reklamlarını araçlarına yerleştiriyor. Hem müşteri kısa bir mesafe içinde gideceği yere bedava gidiyor, hem de çevre kirletilmemiş oluyor. Atmosferi kirletmeyen bu taksiler, Toronto’da başarılı olunca Detroit, Chicago, New York gibi kentlerde de kullanılmaya başlamış. ABD’nin başka kentlerinde de kullanılması hedefleniyor. Toronto’daki araçların sponsoru Lipton Ice Tea, bu reklamlardan ücret alınıyor. Pedal gücüyle çalışan ecocab’ler sürücü yorulsa bile sizi yolda bırakmıyor, çünkü aracın aküsü var. Çünkü, sürücü yorulsa bile aracın aküsü var. Belli bir rota içinde çalışan bu araçlar için düz yollara sahip yerler daha ideal. Uzun caddeler ve tatil yöreleri bu araçların Türkiye’de kullanımı için ideal. Belediyelere duyurulur!
THY’de sıkıyönetim dönemi
Toronto’ya uçuş vesilesiyle biraya geldiğimiz THY Genel Müdür Temel Kotil’le de konuşma fırsatı bulduk. Bulmuşken de, son dönemde artan tehirleri sorduk. Kotil’in bu soruya cevabı açık ve net oldu: “Tehirlerle ilgili sıkıyönetim uyguluyoruz. İki hafta sonra tehir yok.”
Sabahları 100 uçak kaldırdıklarını, onlar zamanında vardığında problem olmadığını belirten Kotil, “Tehirler domino etkisi yaratıyor. Bunu bir yerde durdurmak gerekiyor. Tehirlere gelen tepkileri de toplayıp bir kitap yapmayı düşünüyoruz. Uçağın yurtiçi uçuş için hazırlanması 45 dakika, yurtdışı için hazırlanması bir saat sürüyor. 250 şefimiz var, tehirlerin nedenini bana mail atarak açıklamak zorundalar” dedi.
Bundan birkaç yıl önce THY üst yönetiminin bile “talep yok, kârlı değil” gibi sebeplerle geri çevirdiği ama aslında büyük oranda siyasi nedenlere dayanan gecikmeli Toronto seferleri, Türkiye’nin etrafında yaşayanlar için de önemli. Bu hattın en az 10 milyon yolcu kapasitesi olduğu söyleniyor. Şimdilik haftada üç gün yapılacak olan seferlerin arttırılması planlanıyor.
THY Genel Müdürü Temel Kotil, Toronto’ya yedi gün uçmak için hazır olduklarını dile getirerek, “İstiyoruz, yeter ki izin verilsin. 2008’de IATA toplantısında meslektaşlarıma ‘Batı demokrasileri arasında bize uçuş hakkı vermeyen bir tek sizsiniz’ dedim. O zaman ‘potansiyel yok’ dediler. Bu benim Güney Afrika ve Sao Paolo’dan sonra üçüncü uzak mesafe hattı açışım. Onlara açılış yapmadık. Uzak mesafede açılan yeni hatlardan orada yaşayan toplumun çok olumlu etkilendiğini gördük. Şu anda Avrupa’nın dördüncü büyük havayolu şirketiyiz” dedi.
İki ülke ilişkilerinde önemli adım
Kısaca, Türkiye Kanada ilişkilerinin son birkaç yıllık dönemine baktığımızda ise şunları görüyoruz: Kanada’nın Ermeni soykırımı tasarısını kabul ettiği dönemdeki büyükelçi, bu ülkeyi ziyaret etmek isteyen bakanların ziyaretlerini engellemiş ve sürüncemeye giren dönemin de başlangıcı olmuştu.
2007’de Kanada Dışişleri, Türk Dışişleri’nden randevu istemiş, ancak Türk tarafı randevu vermemişti. Böylece, Türkiye’nin çok büyük avantajlar elde edeceği bir ülkeyle ilişkileri yok denecek bir noktaya gelmiş ve önemli fırsatlar da kaçmıştı. 2008’de Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Kanada ile hem çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının yapılması, hem de iki ülke arasında direkt uçuşlara başlanmasıyla ilgili talimat verdi.
Anlaşmanın imzalanması için Unakıtan’ın 26 nisanda Kanada’ya gitmesi kararlaştırıldı. Tam somut adım atılacaktı ki, Unakıtan’ın sağlık durumu, kabine revizyonu ve Ottawa büyükelçisinin Ermeni soykırımını anma törenlerine katılması gibi nedenlerle yaşanan gerilim işi biraz geciktirdi. Gelinen noktada artık iki ülke arasında direkt uçuşlar başladı, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması da salı günü itibarıyla imzalandı.
Göçmenler ülkesi
Gelelim, dünyanın önde gelen refah ülkelerinden biri olan Kanada’da kriz sonrası duruma. 33 milyonluk nüfusunun yüzde 50-55’i gibi bir oranda göçmenlerin yer aldığı Kanada’nın aslında en büyük gelir kaynağını göçmenlik faaliyetleri ve üniversiteler oluşturuyor.
Dünyanın ikinci büyük petrol yataklarına sahip ülkenin petrolü kum ve taş karışımlı olduğu için bunu ayrıştırmak büyük maliyetler gerektiriyor. Petrol fiyatı yükseldiğinde kendi petrolünü çıkaran ve bu ayrıştırma işlemini gerçekleştiren Kanada, petrol fiyatları düştüğünde ithal etmeyi tercih ediyor. Dünyanın sanayileşmiş sekiz ülkesini temsil eden G-8 içinde yer alan Kanada, global krizin etkilerini azaltmak için 2009 başlarında 32 milyar dolarlık bir teşvik paketi açıklamıştı.
Kişi başına milli gelirin 50 bin dolar civarında olduğu Kanada’da kriz sırasında iflas eden banka, finans kurumu ya da sigorta şirketi yok. Sadece ABD’deki otomotiv devlerinin geçirdiği zorlu süreç nedeniyle Kanada’da bu şirketlerin üretim yapan fabrikaları sarsılmış durumda. Daha önce öğrencilerin çalışmasına izin verilmezken, artık bunun da önü açılmış. Bir stüdyo dairenin fiyatının 380 bin dolardan başladığı Toronto’da villalar milyon dolarlarla telaffuz ediliyor. Krizde fiyatlar biraz düşse de, diğer gelişmiş ülkelerde yaşanan emlak krizi burada pek yok.
80 ülkeden değişik etnik grubun bulunduğu ülkede, 1 milyon nüfusla Çinliler birinci sırada. Toronto’da üç tane China Town var. Onları 850 bin kişiyle Hintliler takip ediyor. Bunların dışında Jamaikalılar, Afrikalılar, Pakistanlılar, nereden isterseniz insan var.
Kanada’da kadın olmak varmış
Kanada ile ilgili önemli bir not da kadınları ilgilendiriyor. Burada kadına büyük değer veriliyor ve kadının önemli hakları var. Toplumdaki önem sıralaması çocuklar, kadınlar, hayvanlar ve erkekler şeklinde. Bir kadının polise kocasının onu dövebileceği ihtimalinden bile bahsetmesi, polisin kocayı işyerinden alıp götürmesi için yeterli oluyor. Töre, namus, koca ve baba dayağı gibi sebeplerle Kanada’ya sığınan çok sayıda kadın var, bu konuda zaten onlara da kolaylık da sağlanıyor.
Hidayet’in maçları Rogers Centre’da oynanacak
Öte yandan, Toronto son dönemde NBA’de fırtına gibi esen milli basketbolcu Hidayet Türkoğlu ile de epeyce gündemde. Orlando Magic’ten ayrılan Türkoğlu, geçtiğimiz günlerde Toronto Raptors ile beş yıllığına 53 milyon dolarlık rekor denebilecek bir sözleşmeye imza attı.
Tam da, THY’nin bu şehre sefer başlattığı bir döneme denk gelen bu transfer, burada yaşayanlarla da önemli bir iletişim yarattı. Sporun her zaman farklı kültürleri, farklı milletleri yakınlaştırması çoğu kez şahit olunan bir durum. Hidayet, yeni evinde maçları eski adı Skydome olan ancak birkaç yıl önce GSM şirketi Rogers tarafından satın alınarak Rogers Centre olarak değiştirilen Ontario Gölü’ne nazır stadda oynayacak.
55 bin seyirci kapasiteli stadın üstü açılıp kapanabiliyor, hemen yanı başında ise Toronto kentinin simgesi CN Tower bulunuyor. 553 metre yüksekliğindeki CN Tower, halen dünyanın sayılı en yüksek binalarından biri durumunda.
Ecocab İstanbul’a uyar mı?
Toronto caddelerinde gençlerin pedalla kullandıkları araçlar göze çarpıyor. Öğrencilerin saatlik ücretle ve kendileri için belirlenmiş güzergâhlar içinde kullandığı bu araçlar, insanları bedava gezdiriyor. Bu araçlara sahip Ecolabs şirketi, anlaşmalı olduğu firmaların reklamlarını araçlarına yerleştiriyor. Hem müşteri kısa bir mesafe içinde gideceği yere bedava gidiyor, hem de çevre kirletilmemiş oluyor. Atmosferi kirletmeyen bu taksiler, Toronto’da başarılı olunca Detroit, Chicago, New York gibi kentlerde de kullanılmaya başlamış. ABD’nin başka kentlerinde de kullanılması hedefleniyor. Toronto’daki araçların sponsoru Lipton Ice Tea, bu reklamlardan ücret alınıyor. Pedal gücüyle çalışan ecocab’ler sürücü yorulsa bile sizi yolda bırakmıyor, çünkü aracın aküsü var. Çünkü, sürücü yorulsa bile aracın aküsü var. Belli bir rota içinde çalışan bu araçlar için düz yollara sahip yerler daha ideal. Uzun caddeler ve tatil yöreleri bu araçların Türkiye’de kullanımı için ideal. Belediyelere duyurulur!
THY’de sıkıyönetim dönemi
Toronto’ya uçuş vesilesiyle biraya geldiğimiz THY Genel Müdür Temel Kotil’le de konuşma fırsatı bulduk. Bulmuşken de, son dönemde artan tehirleri sorduk. Kotil’in bu soruya cevabı açık ve net oldu: “Tehirlerle ilgili sıkıyönetim uyguluyoruz. İki hafta sonra tehir yok.”
Sabahları 100 uçak kaldırdıklarını, onlar zamanında vardığında problem olmadığını belirten Kotil, “Tehirler domino etkisi yaratıyor. Bunu bir yerde durdurmak gerekiyor. Tehirlere gelen tepkileri de toplayıp bir kitap yapmayı düşünüyoruz. Uçağın yurtiçi uçuş için hazırlanması 45 dakika, yurtdışı için hazırlanması bir saat sürüyor. 250 şefimiz var, tehirlerin nedenini bana mail atarak açıklamak zorundalar” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder