Bu zafiyetin en son ve en çarpıcı örneklerinden biri de İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nda yaşanıyor. Nedeni ise, İstanbul’un tarihî kimliğini yitirme yönünde ciddi bir darbe vuracak olan Haliç Metro Köprüsü inşaatının devam ediyor olması ve İstanbul Boğazı karayolu tüp geçiş projesinin onaylanması. Bu projeler gerçekleşirse, Tarihî Yarımada kıyıları yoğun bir trafik istilası altındaki otoyollardan biri haline gelecek, kentin silueti yok edilecek. Dünyanın çeşitli yerlerinde bugün artık tarihî miras alanlarına karayoluyla ulaşım sınırlanıyor, alternatifler geliştirilerek doğa dostu ulaşım araçları kullanılıyor. Biz önemsemiyoruz ama, bize ait değerlere bizden daha çok önem verenler var.
UNESCO alternatif teklifi bekliyor
UNESCO’nun Dünya Miras Komitesi, Temmuz 2010’da Brezilya’da yaptığı 34’üncü oturumda, İstanbul’un tarihî alanlarının tehlike altında olup olmadığını ve Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılıp çıkarılmamasını ele aldı.İstanbul’u yetersiz koruma standartları nedeniyle uzun yıllardır takip eden ve uyaran UNESCO, 1 Haziran 2010’da yayınladığı taslak kararında, İstanbul’da bulunan Dünya Miras Alanları’nın (ağırlıklı olarak Tarihi Yarımada) Türkiye’nin de taahhüt ettiği uluslararası koruma standartlarına uygun olarak korunmadığını, Haliç Metro Köprüsü inşaatının ve İstanbul Boğazı karayolu tüp geçiş projesinin bu standartları ihlal ettiğini ve İstanbul’u Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alabileceğini duyurmuştu.
Hatta, taslak kararın son maddesinde, “Haliç Metro Köprüsü projesi için gecikme olmaksızın alternatif bir teklif sağlanmasını ve varlığın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılması için koşulları değerlendirmek için 2011‘deki 35’inci oturumunda Dünya Miras Komitesi tarafından incelenmek üzere 1 Şubat 2011’e kadar Dünya Miras Merkezi’ne detaylı bir rapor sunmasını talep eder” denmişti.
Yani taslak karar, İstanbul’un Dünya Mirası Listesi’nden düşürülerek, Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınmasının ardından Komite’nin taleplerinde gelişme sağlanamadığı takdirde listeden tamamen atılmasını öngörüyordu. Brezilya’daki toplantıda taslak rapor karara bağlanacaktı.
Süreç gizli tutuluyor
Bunun üzerine telaşlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Brezilya’daki toplantıda UNESCO’ya uluslararası bağımsız bir heyete ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) raporu hazırlanması konusunda söz verdi. Ortaya koyacağı alternatif çözümleri ve bunların çevresel etki değerlendirmelerini de içermesi gereken bu raporu da, Dünya Miras Komitesi’nin 2011’deki 35’inci toplantısında incelenmek üzere 15 Ekim 2010 tarihine kadar sonuçlandırması gerekiyordu.Köprü inşaatından vazgeçilmiyor
Belediye’nin Brezilya’da verdiği taahhüt bu yöndeydi. Gelinen noktada, konuyla ilgili bir belirsizlik hakim. Süreçle ilgili olarak geçtik kamuoyunu bilgilendirmeyi, kurum içinde bile farklı kaynaklardan farklı bilgiler geliyor.Rivayete göre, bir ay önce biri İtalyan diğeri İngiliz iki uzman İstanbul’a gelerek incelemelerde bulundu. Ancak, bu konuyla ilgili Belediye tarafından net bir bilgi almak mümkün değil. Süreç tamamen gizli yürütülüyor. “Geldiler, çalışmaya başladılar” deniyor ama konu bundan ileri gidemiyor. Şu âna kadar görünen, ciddi bir hazırlık olmadığı yönünde.
UNESCO’ya 15 ekim taahhütünün sebebi ise, tamaman kurnazlık. Zaman kazanarak, İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılında Dünya Mirası Listesi’nden düşürülmesi gibi bir krizi engellemek. Çünkü, ÇED raporu tamamlanana kadar köprü inşaatı çalışmalarına ara verilmesi gerekiyor, ancak inşaat çalışmalarına tam gaz devam ediliyor.
UNESCO’nun bu uyarıları yeni değil, 2005’ten bu yana uyarıyor. Dr. Zeynep Ahunbay ve Prof. Dr. Cevat Erder, UNESCO ile yaşanan süreçte kurtarıcı oldular. Bu yılki son kurtarıcı ise, Türkiye’nin UNESCO nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gürcan Türkoğlu oldu.
Türkiye’deki tüm taraflardan söz alarak iyiniyetle sürece katkıda bulunmaya çalıştı ancak gelinen nokta, Türkoğlu’nun durumunu güçleştiriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gelişmelerle ilgili olumlu bir hamle yapacak mı merakla bekliyoruz.
İstanbul sergide neden yok?
Dün, bir habere rastladım. İrlanda’da, Güneydoğu Avrupa kültür mirasları fotoğraf sergisinde, bölgenin AB’ye entegrasyonuna vurgu yapılırken Türkiye’nin dışarıda bırakılması dikkat çekmiş. Culture Matters: UNESCO World Heritage Sites in the South East of Europe (Kültür Önemlidir: Güneydoğu Avrupa’daki UNESCO Dünya Mirasları) adı altında düzenlenen etkinlikte, UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer alan Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Kosova’daki 18 tarihî yapı ve bölgenin fotoğrafları sergilenmiş.Listede yer alan, Topkapı Sarayı, Rumeli Hisarı, Kariye, Ayasofya Müzesi’nin de aralarında bulunduğu önemli tarihî ve kültürel varlıklara sahip İstanbul’a ise yer verilmemiş. Nedense hiç şaşırmadım...
Kendinizi kandırabilirsiniz ama başkalarını sonsuza kadar kandıramazsınız.
Türkiye, asırlık tabularını masaya yatırıyor, kabuğunu kırmaya, kalıplardan sıyrılmaya çalışıyor, artık her şeyi konuşuyor. Ama çevre, kültür ve tarih değerlerine gelince nal toplamaya devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder