Strauss-Kahn’ın yeni adresi Elysée Sarayı mı?

Fransızlar bu kez cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına erken başladı. Mayıs 2012’de yapılacak seçim için şimdiden bazı isimlerin konuşuluyor olmasının nedenini tahmin etmek hiç zor değil. Fransızlar, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin icraatlarından son derece rahatsız. Halkın desteği dibe vurmuş durumda. Grevlerle kilitlenen ülkede Sarkozy’nin popülaritesi yüzde 29’lara kadar iniyor. Fransa siyaset tarihinde, ilk kez halkın bir cumhurbaşkanına desteğinin bu kadar düştüğü belirtiliyor. Bunun sebepleri arasında sosyal konularda alınan kararlar başta geliyor. Bu gelişmeler etrafında, Fransa’da neredeyse her gün yeni bir kamuoyu araştırması yayınlanıyor. Yapılan sondajlardan bir tanesi, 50-65 yaş arası grubun –bu grup ağırlıklı olarak muhafazakârlardan oluşuyor-, ikinci turda sola oy vereceğini gösteriyor. Unutmayalım kısa adıyla DSK sosyalist ama partinin sağ kanadını temsil ediyor. Bir diğer araştırma, eğer Sosyalist Parti’nin adayı Lille Belediye Başkanı Martine Aubry olursa, Sarkozy ile ikinci turda eşit oy alacaklarını gösteriyor. Aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi’nin lideri Jean-Marie Le Pen’in kızı Marine Le Pen ise ilk turda yüzde 14 gibi bir oy oranı alacağı varsayılarak, gelecek seçimler için ciddi bir isim olarak öne çıkıyor. Fransa’nın dünya çapındaki yıldızlarından hayvan dostu Brigitte Bardot’nun adaylığı da konuşulanlar arasında. 2007 seçimlerinin mağlubu Sosyalist Segolene Royal ise hiçbir şansı olmamasına rağmen adını gündemde tutmayı başarıyor.


Fransız seçmenin gözdesi: Strauss-Kahn

Gelelim, Fransa’da şu sıralarda en gözde cumhurbaşkanı adayı IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’a. Hafta başında yaptığı açıklamada, IMF Başkanı gibi değil de sanki bir Sosyalist Parti lideri gibi konuşan Kahn, küresel krizin dünya genelinde 30 milyon kişiyi bulan istihdam kaybına yol açtığını, bu sayının önümüzdeki yıllarda 400 milyonu bulabileceğini söyledi. Ülkelerin birinci, ikinci ve üçüncü önceliklerinin istihdam yaratmak olduğunu özellikle vurguladı.
2007’de IMF Başkanı olan Strauss-Kahn, Fransa’da Sosyalist Başbakan Lionel Jospin’in döneminde 1997-99 yıllarında ekonomi bakanlığı yaptı. Bu görevi sırasında Fransa’nın avroya geçişinde önemli rol oynayan Strauss-Kahn, sosyalist olmasına rağmen gerçekleştirdiği büyük özelleştirme programıyla dikkat çekti. Fransız ekonomisi onun döneminde hızlı bir büyüme gösterdi, işsizlik ve kamu borcu azaldı.


Newsweek’in değerlendirmeleri

61 yaşındaki Strauss-Kahn, Yahudi bir ailenin çocuğu. Çocukluğu Fas’ta geçmiş. Time dergisinin dünyanın en etkili liderleri sıralamasında 7. sırada. Fiziki olarak Fransa’da yaşamıyor, IMF’nin merkezinin bulunduğu Washington’da yaşıyor. Ona rağmen ve belki de bu sayede Fransız seçmeninin gözdesi. Newsweek dergisi son sayısının kapağını da kendisinin bir fotoğrafı süslüyor. Kapaktaki başlık ise kısa ve çok net verilmiş:” Next” yani bir sonraki. Newsweek’in haberinde şu yorumlar yer alıyor: “Strauss-Kahn Fransa’yı yönetmeye aday mı olacak yoksa dünyayı mı? Şu anda konumu itibariyle dünyanın en önemli adamlarından biri olan Strauss-Kahn, dünyanın en önemli kurumlarından birinin tepesinde ama belki de Fransa’nın lideri olmak istiyor. Bu gösterişli ikilem, politikacıların görmek isteyebilecekleri türden bir rüya.”


Sarkozy’nin hesapları terse döndü

Strauss-Kahn’ın IMF’deki görev süresi Kasım 2012’de doluyor. Yaptığı bir açıklamada, IMF’deki görev süresini doldurmak istediğini ancak “gerekli koşullar oluştuğunda” bu sürenin bitmesini beklemeden aday olabileceğinin sinyalini vermişti. Sarkozy’nin 2007’de cumhurbaşkanlığına geldiği dönemde, Strauss-Kahn’ı etkisizleştirmek için IMF’deki göreve atanması için kendisine en katı desteği vermiş olması da Fransız siyasi hayatının bir ironisi olarak tarihe geçti. Sarkozy, Strauss-Kahn’ın IMF başkanlığına oturtmak için efor sarf ettiği dönemlerde ondan kurtulacağını sanıyordu. Paris’ten bakıldığında IMF, Atlantik’in ucunda bürokratik muhasebe işlerinden ibaret bir yerdi.
Ama zaman geçti, devran döndü, IMF ve başkanı küresel krizle birlikte dünyanın gündemine yerleşti ve Strauss-Kahn, Sarkozy karşısında ciddi rakip haline geldi. Üstelik, Strauss-Kahn, daha göreve geldiği ilk aylarda, ekonominin ufkunda toplanan bulutları görebilecek, açık bir alarm vizyonuna sahip olduğunu da yaptığı açıklamalarla gösterdi. Yaptığı açıklamalarda, toplumsal huzursuzluk, siyasi istikrarsızlık, açlık ve savaş tehlikelerine dikkat çekti. Ardından dünyanın en zengin 20 ülkesi krizde IMF’ye daha fazla önem ve yetki verilmesi konusunda mutabık kalınca, Strauss-Kahn’ın görevinin kritikliği daha da artmış oldu.


Türkiye’nin AB sürecini olumlu etkiler

Her halükârda Sosyalist Partisi’nin adayı ABD’deki gibi ön seçimlerde belli olacak. Yapılan kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğu net sonuç ise şu: İkinci turda ister Martine Aubry ister Dominique Strauss-Kahn aday olsun her durumda Sosyalistler kazanacak. Sosyalistler kazandığında Türkiye’nin AB yolunun önündeki Fransa engelinin ortadan kalkacağına da kesin gözüyle bakanlar var. Her iki isim de, Türkiye’nin AB ile bütünleşmesinden yana ve Türkiye’nin önemini kavramış siyasetçiler. Umarız ki, seçim sürecinde Türkiye kartını her seçimde sömüren Sarkozy, sosyalist rakibini zorda bırakmak için Türkiye korkuluğunu yeniden kullanmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder