İş dünyası hedeflerde revizyon hazırlığında

12 eylül akşamından beri referandumun farklı kesimler için ne anlama geldiğini, rakamların kim için ne ifade ettiğini kimi zaman şaşırarak kimi zaman gülerek izledik. Siyasi pozisyonunu, söylemini ve mevcut durumunu gözden geçirmesi gereken tüm taraflar, Anayasa değişikliğinin sadece hükümetin talebi olmadığını, bunun tabandan gelen toplumsal bir talep ve baskı olduğunu da gözönüne almalı. Bu aşamada, referandum sonuçlarının ardından iş dünyasını temsil eden sivil toplum örgütleri de pozisyonlarını ve gelecek planlarını yeniden ele alıyor. Referandum sonuçlarının ardından gelen borsadaki yükselişler, ikinci çeyrekteki yüzde 10,3’lük büyüme ve bütçe açığının sekiz ayda yüzde 54 azalarak 14,4 milyar lira olarak açıklanması gelecek döneme ilişkin güven veren rakamlar olarak ortaya çıkıyor. Hatta, büyüme ve bütçe açığı rakamlarını “referandumdan önce açıklansaydı, ‘Evet’ oranı daha yüksek çıkardı” diye yorumlayanlar da var.


TÜSİAD büyüme rakamını yükseltti

Ne ilginçtir ki, revizyon açıklamalarının ilkini, referandum sürecinde rengini belli etmeyerek tarafsız kalmak isteyen ancak bitaraf-bertaraf tartışmasıyla birlikte Başbakan’ın hışmına uğrayan TÜSİAD yaptı. TÜSİAD’dan yapılan açıklamada Mali Kural’ın yasalaşmasıyla ilgili gecikmeye de şerh konarak, şöyle dendi: “Yılın son çeyreğine yaklaşırken küresel ekonomideki kırılganlıkların halen devam etmesi, içeride Mali Kural’ın yasalaşmasındaki gecikmenin yaratacağı güven sorunlarına karşın, ikinci çeyrek rakamlarının beklenenden iyi gelmesi neticesinde TÜSİAD 2010 büyüme tahmini yüzde 5,5’ten yüzde 7’ye revize edilmiştir. İş dünyası olarak, sürdürülebilir büyüme patikasına geçebilmek için bir politika çıpası niteliğindeki Orta Vadeli Program’ın disiplin içinde yürütülmesi ve artan ithalat talebine bağlı olarak cari işlemler açığı ve finansmanın kompozisyonuna ilişkin kırılganlıkların dikkatle izlemesi gerekmektedir.”


Başbakan İTO’da ne mesaj verecek?

TÜSİAD’ı diğer iş dünyası örgütleri de takip edecek, hedefleri revize edecek. Bu noktada, bugün Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Ticaret Odası’nın Meclis toplantısında ve KOBİ Yarışması Ödül Töreni’nde yapacağı konuşma çok önemli olacak. Zira, bu Başbakan’ın referandumdan sonra katılacağı ilk toplantı. Daha önceden katılacağı belliymiş ancak Başbakan’ın katılımı referandumdan sonra netleştirilmiş. Bu açıdan Başbakan’ın burada üreticiye, ihracatçıya, esnafa yönelik vereceği mesajlar merakla bekleniyor. Referandumla elini güçlendiren hükümet, zamanlamayı iyi yapar ve ekonomik bazı reformlarla sandıktan çıkan bu sonucu desteklerse, Türkiye çok iyi bir rüzgâr yakalayabilir. Erdoğan, referandum sonuçlarını değerlendirdiği 12 eylül akşamı yaptığı konuşmada, iş dünyasından isim vererek bir tek TOBB’a teşekkür etti, oysa “Evet”i açık ve net olarak açıklayan başka sivil toplum kuruluşları da vardı. Beklenti, Başbakan’ın bu konuşmada “Evet” yanlısı kuruluşlara da teşekkür edeceği yönünde... İTO Başkanı Murat Yalçıntaş başta olmak üzere MÜSİAD, TUSKON gibi kuruluşlar Anayasa değişikliği paketine destek yönünde açık beyanlarda bulunmuşlardı.
Başbakan’ın, enerji, istihdam üzerindeki vergi yükü, bürokratik sıkıntılar gibi konulardaki beklentilere yönelik mesajlar vereceği, özelleştirme hamlesini yeniden başlatacağı bekleniyor. Aynı zamanda hükümetin Orta Vadeli Plan’daki hedefleri yeniden ele alacağı belirtiliyor.


Gözler Merkez Bankası’nda

Tüm bu olumlu havaya gölge düşüren gelişmeler ise cari açık tarafında. Merkez Bankası verilerine göre bu yılın ocak-temmuz döneminde cari açık geçen yıla göre üçe katlanarak 24 milyar dolara ulaştı. Sadece temmuz ayında ise cari açık yüzde 630 artarak 3,44 milyar dolar oldu. Bu yükselişte ekonomideki toparlanmanın ve ithalat talebindeki artışın etkili olduğu kaydediliyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dün yaptığı açıklamada, cari açığı yakından izlediklerini ve şu anda ciddi bir sorun olmadığı açıklaması yaptı. Babacan’ın, dünkü “Siyasi istikrarın olmadığı bir ülkede bugün uygulamaları görürsünüz ama yarın neyin yapılacağını görmek mümkün olmayabilir. Uygulama, ancak güçlü, kendine güvenen, doğruları yapan bir iktidarla mümkündür” şeklindeki açıklaması dikkat çekici.
Bu noktada, kritik bir konu Merkez Bankası’nın TL’yi değerli tutma konusundaki kararı giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu hafta izlenecek diğer önemli bir toplantıda Merkez Bankası ile Türkiye İhracatçılar Meclisi arasında yapılacak. Merkez Bankası’nın büyüme rakamlarını desteklemesi için geleneksel döviz ve para politikasını gözden geçirmesi gerekiyor. Değerli TL’nin en çok vurduğu ihracatçılar, haftasonu kur ve faizle ilgili sıkıntılarını ilk ağızdan yetkililere aktaracak. Hükümetin ve Merkez’in ihracatçıların sesine kulak vermesi, ihracat dayalı sanayileşmenin desteklenmesi hem demokrasi hem de istikrar açısından önemli. Çünkü, çok yakında Türkiye yeniden seçim atmosferine girecek, dünyada yeni kriz dalgalarından bahsedilirken, Türkiye’nin bundan etkilenmemesi için gündemde ekonomiye daha fazla yer açmakta fayda var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder