AKP’de dava arkadaşıydılar şimdi İTO’da rakipler

İstanbul Ticaret Odası’nda başkanlık yarışının yapılacağı 28 şubat tarihi yaklaştıkça, İTO kulisleri de git gide ısınıyor. Dört yıl önceki seçimlerde Mehmet Yıldırım’a karşı aday olan ancak seçimden bir gece önce başkan adaylığından Murat Yalçıntaş lehine çekilen İbrahim Çağlar, seçime üç gün kala resmen aday olduğunu açıkladı. Yalçıntaş’ın dört yıllık başkanlık döneminde yönetimde yer alan ve yönetim kurulu başkan yardımcılığı yapan Çağlar’ın ismi meslek komiteleri seçimlerinin tamamlanmasının ardından daha fazla dillenmeye başladı. Bu konuda Çağlar’ın kararlılığı da daha çok ortaya çıktı. Nitekim dün artık Çağlar da kendi adaylığını dillendirdi. Çağlar, Yalçıntaş döneminin diğer bir yönetim kurulu üyesi olan Ali Kopuz’la birlikte ortak bir liste hazırlayarak cumartesi günü seçime gideceklerini açıkladı. Çağlar, konu üzerinde birkaç gündür çalıştıklarını, şu anda oluşan Meclis’in büyük kısmının kendisini desteklediğini ve pozisyonlarının güçlü olduğunu söyledi. Çağlar, Yalçıntaş’la yollarının neden ayrıldığını açıklamaktan kaçınarak sadece “Amacımız güzel bir İstanbul, güzel bir İTO” demekle yetindi. Böylece, AKP’nin kurucu üyeleri arasında yer alan, siyasette dava arkadaşlığı yapan daha sonra İTO saflarında da birlikte hareket eden Murat Yalçıntaş ve İbrahim Çağlar bu kez birbirlerine rakip oldular.

1960 doğumlu Çağlar’ın İTO’daki görevinin yanı sıra TOBB Yönetim Kurulu Sayman Üyeliği, TSE Yönetim Kurulu Üyeliği, DEİK İcra ve Yönetim Kurulu üyeliği gibi pek çok şapkası daha var. Aslen Konyalı olan Çağlar, birkaç yıl önce verdiği bir röportajda, Türkiye’nin en eski tüccar sanayici aileleri arasında yer aldığını söylemiş, dedesinin aslında CHP’li olduğunu belirterek, “Çok partili döneme geçince DP’li olmamış. Ancak babam DP’liydi. Özal’la da ANAP’lıydı. Ailede ise Eymen Topbaş (Topbaş’larla kardeş torunlarıyız. Ahmet Topbaş dedemin dayısı) ANAP İl Başkanı’ydı” demişti. Çağlar’ın Bereket İplik şirketi, bir dönem Merkez Bankası başkanlığı için ismi geçen Adnan Büyükdeniz’in bu şirkette ortaklığının olmasıyla gündemde epeyce yer almıştı. Çağlar’ın da ortak olduğu bu şirkete bir zamanlar Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ün de ortak olduğu ortaya çıkmıştı. İstanbullu tüccar, şimdi 28 şubatta iki eski arkadaşın rekabetinin sonucunu bekliyor...  


---------------------
 

Bıyığa değil kolyeye oy verin


Türkiye nüfusunun yüzde 50’sinin kadın olmasına rağmen, kadınların siyasetteki temsili son derece düşük. Avrupa Parlamentosu’nda kadın temsilinin oranı yüzde 31, AB ülkelerinin ortalaması yüzde 24. AB Komisyonu’ndaki 27 bakandan dokuz tanesi kadın. Avrupa’da kadın siyasetçi konusunda en önemli ilerlemeyi yapan İspanya’da 18 bakanlığın dokuzu kadınlarda. İsveç’te kadının siyasete katılımı yüzde 47, Danimarka’da yüzde 38, soykırımlar ülkesi Ruanda’da ise yüzde 55. Türkiye’de Meclis’teki kadın oranı yüzde 9. 29 martta yapılacak yerel seçimlerde belediyelerdeki çeşitli pozisyonlar için aday gösterilecek kadın sayısı ise yine çok güdük. 2004 yerel seçimlerinde 3225 belediye başkanlığı seçimi yapıldı, bunlardan 18 tanesi kadınlardan seçildi. Bu yıl 2941 koltuk var. Bu başkanlık koltukları için AKP’nin 18, CHP’nin 46, DTP’nin 37, MHP’nin 35 kadın adayı mevcut. Toplamı 136 yapıyor ki, dört partinin tüm adayları bu koltukları kazansa bile rakam son derece düşük kalıyor.

Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER’in düzenlediği Türkiye’de yaklaşan yerel seçimler ve haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerini konu alan paneline konuşmacı olarak katılan Avrupa Parlamentosu Milletvekili Karin Riis Joergenson, kadın erkek eşitliğinin 50 yıldır Avrupa’nın gündeminde olduğunu, kadınların siyaset yapabilmesi için özel hayatlarından fedakarlık etmeleri gerektiğine değinen Jorgensen, “Ama tabi siyasette kadınların sadece kadın oldukları için seçilmediklerini de göstermek lazım. Kadınların kadın seçmenler kadar erkek seçmenlere de hitap edebiliyor olması lazım. Sadece kadın olduğu için oy istememeli” dedi.

Avrupa’da pek çok ülkeden önce Türkiye’nin kadın başbakana sahip olduğunu söyleyen Jorgensen, “Ancak erkek komplolarından iktidarını arındıramadı ve buna kurban gitti. Gerçi çok iyi bir örnek olarak almamak lazım ama Türkiye için bu önemli bir fırsattı ve iyi değerlendirilemediğini düşünüyorum. Ancak, Türkiye’nin potansiyeli var bunun desteklenmesi gerekli. Kadınlar siyasete ilgi duymalı. Ne kadar ilgi duyarlarsa toplumun dönüşümü sağlanabilir. Özellikle genç kadınlar kendilerini siyasetle pek özdeşleştirmiyor” dedi. Türkiye’de yapılan çalışmaları takdir ettiğini ifade eden Jorgensen, 8 martta yapılacak bir etkinlikle “Bıyığa oy vermeyin kolyeye verin” mesajı verilebileceğini söyledi.  


Kadınlar görüntüleri ile haber oluyor


Kadın Adayları Destekleme Derneği KADER Başkanı Hülya Gülbahar ise, Türkiye’de siyasetteki kadınların sadece giyim kuşamları, saç ve makyajları ile gündeme geldiğini belirterek, bunu kadını siyasette yıpratmanın çok tipik bir durumu olduğunu dile getirdi. Kadınların seçilmemesinin yanı sıra atanmadığına, hatta KİT’lerdeki oranlara bakılırsa işe dahi alınmadığına dikkati çeken Gülbahar, ‘‘Parti il başkanları arasında 1-2 taneden başka kadın yok. İllerde kadın vali, bakanlıklarda kadın müsteşar yok. Kaymakamlıkta bu oran yüzde 1,53. Başbakan Erdoğan her dört adaydan biri kadın, biri genç olsun diye bir genelge gönderdi, ancak gereği yapılmadı” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder