Ekonomik güç, bölgesel özerkliğin mihenk taşı

Geçen hafta Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un Türkiye ziyareti sırasında medyada yeterince yer bulamayan bir anlaşmaya imza atıldı. Coğrafi olarak sadece Almanya’nın değil Avrupa’nın merkezindeki Hessen Eyaleti ile Eskişehir ve Bilecik illerini de kapsayacak şekilde Bursa ili arasında ekonomik ilişkileri geliştirmek amacıyla bölgesel partnerlik anlaşması yapıldı. Eyalet, yaz aylarında çeşitli incelemelerde bulundu, önce Adana, Mersin ve Osmaniye’yi kapsayan Çukurova Bölgesi ve ardından İzmir üzerinde durdular, sonunda Bursa, Bilecik ve Eskişehir’de karar kıldılar. Bu bir ilk olarak değerlendirilebilir. Yönetimsel olarak bölgesel özerkliğin olmadığı Türkiye’de ilk kez Kalkınma Ajanlarının bölgeleri baz alınarak partner bölge seçildi. Medyanın bu işbirliğini algılayışı ise “Bursa ile Hessen kardeş şehir oldu” şeklinde tezahür etti ki, gülsek mi ağlasak mı bilemedim.


2000 yabancı şirketin yatırımı var

Hessen, Almanya’nın finans merkezi Frankfurt’u da kapsayan bölgesinde ciddi oranda yabancı şirkete ev sahipliği yapıyor. Eyaletin en büyük kenti Franfurk’ta 300 banka ve finansal kuruluşun merkezi ya da temsilciliği var. Alman Merkez Bankası Deutsche Bundesbank’ın ve Avrupa Merkez Bankası’nın merkezlerinin yanı sıra Alman Borsası Deutsche Börse de yine Frankfurt’ta yer alıyor. Hessen’in bölge içi gayri safi hasılası 1.5 milyar avro. Bölgedeki ekonomik gücün yüzde 60’ını Hollanda, ABD, İsviçre ve Lüksemburglu şirketlerin yatırımları oluşturuyor. 2008’de bölgeye yapılan doğrudan yabancı yatırım 85 milyar avro. Dünyanın çalışan sayısı bakımından ilk 10’daki GM/Opel, Sanofi-Aventis, Procter&Gamble, Ferrero gibi şirketlerin yatırımları var. Aralarında Çin, Japon ve Güney Kore gibi global yatırımcıların da yer aldığı 2000’den fazla yabancı şirkete ev sahipliği yapmasıyla Hessen, dünyadaki bir numaralı lokasyon. 950 ABD’li, 250 Hint ve 300 Çinli firmanın merkezi burada. Bu açılardan bakıldığında Hessen, Almanya’nın hem en uluslararası bölgesi hem de ekonomik açıdan en güçlü eyaleti. 180 bin Türkiye vatandaşının yaşadığı Hessen için aynı zamanda Almanya’nın en çok kültürlü bölgesi de diyebiliriz.


Bursa tercihinde liberallerin etkisi

Ancak, Hessen sahip olduğu bu cazibe ve zenginliği sadece kendine saklamıyor. Yeni sinerjiler ve inovasyonlar arayışında. Üstelik Türkiye’de yaptığı partnerlik modelini 1976’dan beri uyguluyor. İlk olarak ABD’nin Wisconsin Eyaleti ile işbirliği yapan Hessen’in, şu anda Fransa’nın Aquitaine, Polonya’nın Wielkopolska, Rusya’nın Jaroslawl, Romanya’nın Emilia-Romagna bölgeleriyle partnerliği var. Bankacılık ve finans sektörünün kalbinin attığı Hessen, tüm partilerin büyük önem verdiği bir eyalet. Hessen, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in koalisyon ortağı da olan FDP (Hür Demokrat Parti) tarafından yönetiliyor. Türkiye’nin AB üyeliğini de destekleyen FDP, liberal politikalar izleyen bir parti. Türkiye’deki Alman liberallerin vakfı Friedrich Naumann Vakfı’nın, bu illerin seçiminde desteği ve katkısı olduğu belirtiliyor.


Bursa için Brüksel ofisinde yer açılacak

Hessen’de sadece büyükler değil KOBİ’ler de var. Niyet, Ar-Ge çalışmalarını beraber yürütmek. Hessen’in bölgesel partnerleriyle iletişim için Brüksel’de bir ofisi var. Burada Bursa için de bir yer açılacak. Bölgeler arası partnerlik kurmanın ana damarının her zaman ekonomiden ve ekonominin getirdiği güçten geçtiği bir kez daha teyit edilmiş oldu. Bu ekonomik güç, böylesi işbirliklerini de harekete geçiriyor. Kalkınma Ajansı bazlı bölgeler, Devlet Planlama Teşkilatı’na bağlılar ama nispeten merkezi idareden bağımsız hareket ediyorlar. Yani, uygulama ve inisiyatifi her zaman hükümete ve yürütmeye bırakmamak gerekiyor. Darısı Türkiye’nin diğer bölgelerinin başına diyelim...

* * *

İkizdere’ye çıkan SİT kararı Senoz için de umut oldu

Doğu Karadeniz’deki dere ve akarsular üzerinde bir HES çılgınlığı yaşanıyor. Yaratacakları zarar dikkate alınmadan doğa tahrip edilerek HES inşaatları yapılıyor. Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü, Rize İkizdere Vadisi’ni SİT alanı ilan ederek, bölgede HES ve çevre mücadelesi verenlere rahat bir nefes aldırdı. Duyarlı yöre halkının, Derelerin Kardeşliği Platformu’nun ve Avukat Yakup Okumuşoğlu’nun hukuksal çabaları karşılık da görmüş oldu. Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan’ın verdiği bilgiye göre, Çayeli’nin Senoz Vadisi’nde de daha önce 11 muhtarın SİT başvurusunu değerlendirerek, ‘bölgedeki taşocakları ve HES’lerin bölgenin SİT olma özelliğini ortadan kaldırdığı’ gerekçesiyle SİT isteğini geri çeviren Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun bu kararı, köy muhtarlarının itirazı üzerine Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiş. Doğa hakları savunucuları için bu karar, en az İkizdere kararı kadar önemli. Çünkü, 14 HES projesinin yer aldığı, taşocaklarının sarmalı altındaki Senoz Vadisi için yeniden SİT olma umudu doğdu. Doğa için mücadele edenler ne kadar kararlıysa, proje sahipleri de HES’leri yapmak için o kadar kararlı.  Ancak, bu HES’lere karşı mücadele verenlerin azmini kırmaya yetmeyecek bir çaba olarak kalacak gibi görünüyor.

* * *

Kadın cinayetlerini durduralım

Tüm dünyada ses getiren ve bestseller olan cinselliği, şiddeti, katil olma hallerini irdelediği Millenium Üçlemesi’nde İsveçli yazar Stieg Larsson, bölüm aralarında ‘İsveç’te kadın olmaya dair’ bilgiler de verir. Rakamlar İsveç gibi insan hakları, özgürlükler ve hatta satın alma gücü bakımından dünyada ilk sıralarda yer alan bir ülke için çarpıcıydı. İsveç’te kadınların yüzde 18’i hayatlarında bir kez bir erkek tarafından tehdit edilmiş, yüzde 46’sı bir erkek tarafından darp edilmiş ve yüzde 13’ü ağır cinsel şiddete maruz kalmış ve şiddete maruz kalan kadınların yüzde 92’si bu durumu polise bildirmemiş. Bu rakamlardan anlıyoruz ki, bu dünyada kadın olmanın kaderi hep aynıdır.
Türkiye’de her gün babası, kocası, kardeşi, bir akrabası, sevgilisi ya da hiç tanımadığı bir erkek tarafından kıskançlık, namus gibi bahanelerle öldürülen kadınlar var. Son üç yılda kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığı Türkiye’de, her gün üç kadın öldürülüyor. Kadın cinayetlerinde açılan davalarda katile caydırıcı cezalar veriliyor, çeşitli gerekçelerle ceza indirimi uygulanıyor. Katiller ödüllendiriliyor. Şiddetin kaynağında ise toplumda kadına uygulanan ayrımcılık yatıyor. Erkekleri kollayan yasalara karşı çıkan, “kadın cinayetlerini ancak kadınların örgütlü mücadelesi durdurabilir” diyen çeşitli fraksiyonlardan biraraya gelen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, her cuma 18:45’te İstiklal Caddesi’nde yürüyecek. İlgilenenlere duyurulur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder