Talat’a muhalefette Eroğlu - Asil Nadir güçbirliği

Türkiye’nin Kıbrıs’tan bir an önce askerlerini çekmesini isteyen Avrupa Birliği İlerleme Raporu’na tepki gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, raporun tek taraflı, gerçeklerle bağdaşmayan ve kabulü mümkün olmayan unsurlar içerdiğini söylemesinin hemen ardından tesadüf Kıbrıs’tayım. Erdoğan’ın raporla ilgili olarak, 2004’te yapılan referanduma atıfla söylediği, “Annan Planı’na Kuzey Kıbrıs’ta destek yüzde 65 çıkarken, Güney Kıbrıs’ta yüzde 75 hayır oyu çıkıyor. Nasıl oluyor hâlâ burada Türkiye ve Kıbrıslı Türkler suçlu hale geliyor. Bu Avrupa Parlamentosu’nun gözü kör müdür Allah aşkına” yakınmasının zamanlaması ilginç. Bu sözlerin ardından son dönemde Kıbrıs’ta neler olup bittiğine yönelik ufak bir ufuk turuyla durumu özetleyelim.


Talat ne yapacak


18 nisanda Ada’nın kuzeyinde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Şu ana kadar UBP’nin lideri ve hâlihazırda Kuzey Kıbrıs’ın Başbakanı Derviş Eroğlu, cumhurbaşkanlığı için resmen adaylığını açıklamış durumda. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, henüz resmen adaylığını açıklamasa da, Talat’ın adaylığını yakında açıklayacağına kesin gözüyle bakılıyor. Üçüncü bir aday çıkma ihtimali ise şimdilik çok zayıf. Henüz seçimle ilgili yapılmış ciddi bir kamuoyu yoklaması yok, ancak seçimin iki isim arasında başa baş geçeceği ve Talat’ı zor günlerin beklediği ortada. Talat ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürdükleri müzakereler kapsamında 70 civarında görüşme gerçekleştirdi. Talat, bugüne kadar görüşmelerde siyasi eşitliği ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon tezini savundu. Her ne kadar henüz adaylığını açıklamasa da Talat, 30 mart tarihine kadar müzakerelere devam edeceğini belirtti. Bu, Kıbrıs meselesini yakından takip eden taraflara –ki buna Ankara da dahil-, Talat’tan “seçimlere müzakere ederek giden Cumhurbaşkanı” mesajı veriyor.



Eroğlu’nun konfederasyon söylemi


Öte yandan, şu günlerde Ada’da herkesin birbirine en fazla sorduğu soru ise şu: Eroğlu, cumhurbaşkanı seçilirse, Talat’tan ne farkı olur? Milliyetçi söylemlerin dışında Eroğlu neyi savunur?

Eroğlu, adaylığını koyduğu esnada, müzakerelere de devam edeceğini açıkladı. Ada’da iki ayrı devletin varlığından yana olan Eroğlu’nun savunduğu model konfederasyon. Görüşmelerin BM’nin belirlediği parametrelere göre yürütüleceği düşünülürse, konfederasyon zaten hiç gündemde yok, dolayısıyla yaptığı bu açıklama fiilen müzakerelerin sonu demek.

Tabii bu liderlerin ne dediğinin yanı sıra Ankara’nın tutumu her zaman Ada’daki seçimlerin galibini belirlemekte etkili oluyor. Ankara, şimdilik temkinli. Ne Talat ne de Eroğlu’na yönelik açık bir destek beyanı var. Talat, Ankara’dan beklediği açık desteği göremese de, geçtiğimiz günlerde Ada’ya Güvenlik Konseyi geçici üyesi Türkiye’nin ısrarıyla bir ziyaret gerçekleştiren BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Talat’a moral verdiği belirtiliyor. Çözüme gerçekten inanan Talat’ı destekleyen bu gelişme, Eroğlu kanadını seçim sürecinde zorlayacak bir gerçek olarak ortaya çıkıyor.

------------


UBP’ten Nadir’e ihale kıyağı

Kıbrıs’ta bu aralar herkesin dilinde cumhurbaşkanlığı seçiminin yanında bir de Asil Nadir var. Kıbrıslı işadamı Nadir, Türkiye’de çalkantılı bir şekilde bıraktığı medya patronluğuna Ada’da sahip olduğu Kıbrıs Medya Grubu ile devam ediyor. Kıbrıs Gazetesi ve KTV adında bir televizyonu var. Kuzey Kıbrıs’ta Nisan 2009’da yapılan seçimlerde Nadir’in medya grubu Eroğlu’nun partisi UBP’yi desteklemişti. Nadir’in sahip olduğu medya kuruluşları, o dönemde CTP’ye muhalif yayınlar yapmıştı. Şimdi de elindeki tüm imkânlarla ve medya gücüyle Talat’ı yerden yere vuruyor. Ama her şeyin elbette bir bedeli var, nitekim gelişmeler Nadir’in UBP’ye verdiği desteğin karşılığını fazlasıyla aldığını gösteriyor.

Son dönemde Kıbrıs medyasında da yer alan haberlere göre, UBP Hükümeti’nin Bakanlar Kurulu, 30 Aralık 2009 tarihinde ihale açmadan, lisans veya frekans tahsis bedeli almadan Asil Nadir’e hızlı mobil internet hizmeti veren Wimax kurma izni vermiş. Mobil operatörlerle 2007’de ve sonrasında imzalanan lisans sözleşmeleri, yeni operatörlerin internet hizmeti veren üçüncü nesil operasyonu yapabilmeleri için 30 milyon dolar, ikinci nesli içermesi halinde de 40 milyon dolar ödeme yapmasını hükme bağlamış. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), Ekim 2007’de almış olduğu bir kararla Wimax’ı, üçüncü nesil mobil teknolojisi standardı olarak belirlemiş olduğundan, Wimax kuracak olanlar 30 milyon doları ödemek durumunda.

Yani, UBP Hükümeti ihale açmadan ve herhangi bir başvuru kabul etmek için duyuru yapmadan, Nadir’in 100 lira sermayeye sahip ve faal olmayan C-Tel Ltd. adlı şirketine, “deneme amaçlı” genişband internet hizmeti vermek üzere Wimax kurma izni vermiş. Hal böyle olunca, ülkede faaliyet gösteren internet servis sağlayıcısı sekiz şirket, yapılan haksızlığa tepki göstererek, Nadir’e gösterilen bu ayrıcalığın fırsat eşitliğine aykırı olduğu açıklaması yaptı.



Vergi borçlarının takibi ne oldu


Nadir’le ilgili diğer bir iddia da, Kıbrıs Medya Grubu’nun 11 milyon liralık vergi borcuyla ilgili. UBP, iktidara gelmeden önce CTP-ÖRP iktidarı döneminde, Mart 2009’da, Maliye Bakanlığı gruba borç ihbarından bulunmuş. Nisanda UBP iktidara gelince, Nadir’in vergi borçlarını tahsil etmek yerine, Lefkoşa Vergi Dairesi’nde konuyu takip eden memuru görevden alıp sürgüne göndermeyi tercih etmiş. Konuyu takip eden diğer memurlara da, “dosya üzerinde çalışmayın” talimatı verilmiş.

UBP Hükümeti’nin son dönemdeki önemli icraatlarından biri de, kamuda çalışan 500 kişiyi işten çıkarmak olmuş. Arkasından Başbakan Derviş Eroğlu, “Bir yanlışlık oldu, o kişileri geri alacağız” dese de, bu durum seçim arifesinde Eroğlu’nun eksi hanesine çoktan yazıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder