Berkarda’nın ticari değeri(!) mahkemelik

İstanbul Üniversitesi rektörlüğü yaptığı yıllarda üniversitede estirdiği terör havası, türban yasağıyla ilgili baskıları ve açtırdığı soruşturmalarla zihinlerde kalan, daha sonra Ergenekon soruşturması kapsamında tutuksuz yargılanan Şener Eruygur’un kurduğu Cumhuriyet Çalışma Grubu’na bağlı olarak faaliyet gösteren Ulusal Birlik Hareketi’nin başına geçen Prof. Dr. Bülent Berkarda’nın ismi şimdi çok daha başka bir nedenle yargı gündeminde. Aslında onkoloji alanında uzman olan ancak, son yıllarda ulusalcı kimliği ile ön plana çıkan ve soruşturma kapsamında herhangi bir işlem görmese de, Ergenekon savcılarının geçtiğimiz günlerde para trafiğine bakılmasını istediği isimlerden biri olan Berkarda, “iyi ününden haksız kazanç” elde ettikleri ve bu adın ticari olarak kullanılmaması gerekçesiyle tam bir yıl önce Berkarda Koçluk Eğitim Danışmanlık şirketine 50 bin TL tutarında tazminat davası açtı.

Berkarda’nın dava gerekçesi, Berkarda soyadının kendi ailelerine ait olduğu ve başka hiç kimse tarafından kullanılamayacağı yönünde. Bir yıldır devam eden dava süreci, şu anda Yargıtay’da.

Berk Arda ismi şirketin sahibi Canan Gök’ün oğlunun adı. Şirketi 2006’da kurduklarında, oğullarının ismini vermek istemişler. Haziran 2008’de ellerine gelen tebligatla, Prof. Dr. Bülent Berkarda’nın kendilerine markanın iptali için yüklü bir tazminat davası açtığını öğrenmişler. Ardından iki ayrı bilirkişi raporu yazılmış. İlk bilirkişi, şirketin sahiplerinin lehine bir rapor yazmış. Ancak, bu rapora Prof. Berkarda’nın avukatları itiraz etmiş ve hukukçu bir bilirkişi talep etmiş. İkinci bilirkişi durumu medeni hukuk açısından yorumlamış. Tabii, Türkiye’de şu ana kadar böyle bir davanın eşi benzeri olmadığını da belirtelim. İkinci bilirkişi doğal olarak örnekleri ABD ve Avrupa’dan almış ancak, burada verilen örneklerin hepsi de ismin kötüye kullanımı, şöhretli bir kişinin adının arkasına gizlenerek haksız kar elde etme ya da haksız ün sağlamaya yönelik örnekler olmuş. İşin ilginci, raporda verilen bu örneklerle ilgili davaların nasıl sonuçlandığına dair bir bilgi de yer almamış.

Şirketin savunmaya temel oluşturan iddiası da zaten, “burası bir tıp laboratuarı ya da onkolojiyle ilgili araştırma yapan bir yer değil, koçluk, insan kaynakları, stres yönetimi gibi tamamen iş dünyasına yönelik olarak sunulan hizmetler veren bir yer” şeklinde.
Şirket, dava süreci devam ederken, “markanın tehdit altında olduğunu” düşündüğünden şirketin isminin tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne başvurmuş. Ardından Prof. Berkarda da, aynı başvuruda bulunmuş. Bu arada, avukatlar “Patent Enstitüsü’nün kararını bekleyelim” deseler de, süreç durdurulmuş. Bu arada, Prof. Berkarda’nın daha önce isim tescili ile ilgili herhangi bir başvurusunun olmadığı belirtiliyor. Şimdi dava Yargıtay’da, ancak orada da bir sorun var çünkü dava Asliye Mahkemesi’nde görülüyor. Bu tür davaların Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği kaydediliyor. Şirket, yargı süreci sonuçlanana kadar Berk ve Arda’nın arasına tire koyarak ismini kullanıyor.

Buna benzer bir durum, daha önce İspanyol kadın hazır giyim devi Zara ile uzun yıllardır halkla ilişkiler alanında faaliyet gösteren Necla Zarakol arasında yaşanmış, Necla Hanım’ın Zarakol unvanını tescil ettirmek istemesiyle dava süreci başlamıştı. Zara, “ünümü kullanarak, haksız rekabet oluşturuyor” gerekçesiyle dava açmış, bunun üzerine Zarakol İletişim de karşı dava açmış, uzun bir dava süreci yaşanmıştı. Genellikle bu tip durumlarda, sorun daha çok isimlerin ticari unvan olarak kullanılmasında değil de, marka olarak tescil ettirilmesinde yaşanıyor. Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Berkarda davasının tamamlandığında bu ve benzeri durumlar için örnek oluşturacağı kesin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder