Giderek artan enerji ihtiyacının yerel kaynaklarla karşılanmasında ve iklim değişikliğiyle mücadelede kritik önemde role sahip yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmeye yönelik kanun tasarısı, 29 Aralık 2010 tarihinde TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe girdi. Ancak, bilindiği gibi, bu yasaya "SİT alanlarının, milli parkları gibi korunan alanların yenilebilir santrallara açılacağı" yönünde çevre örgütlerinden haklı tepkiler geldi. Öte yandan, hidroelektrik, rüzgar, jeotermal ve güneş gibi yenilebilir enerjiye yatırım yapacaklar için kilovat/saat başına uygulanacak rakamlar da kimseyi memnun etmedi. Yasanın yatırım yapacakların beklentilerine cevap vermediği ve teşvik edici olmadağı söylendi.
Meclis'te kabul edilen Yenilenebilir Enerji Kanunu'nu, bu alandaki yatırımları gecikmeli de olsa yasal bir zemine kavuşturacak olması açısından önemli buluyoruz. Ancak, yenilenebilir enerjiyi desteklerken başka arızalar doğurmasının da kabul edilebilir bir yanı yok. SİT alanlarına ya da milli parklara enerji santralı yapılabilmesinin önünü açan maddelere yönelik en kısa sürede yeni bir düzenleme elzem. 2000'den fazla HES ve binlerce barajla Avrupa'nın en çok HES ve baraj inşaatı yapan ülkesiyiz, dolayısıyla yenilebilir enerji için güneş, rüzgar, jeotermal gibi alternatif alanlara ciddi olarak yönelmenin artık zamanı.
Dış ticaret açığının sebebi enerji
İşin bir başka boyutu ise şöyle... Cuma günü açıklanan dış ticaret ve ithalat rakamları ihracat rakamlarını gölgede bırakıyor, rekorlardan rekor beğeniyor. Türkiye'nin 2010 ithalatı 2009'a göre yüzde 31.6 oranında artışla 185 milyar 493 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı ise 2010'da yüzde 84.5 oranında yükselişle 38 milyar 786 milyon dolardan 71 milyar 563 milyon dolar olarak yeni bir rekora imza attı. Dış ticaret ve ithalat rakamlarının yüksekliğinin hemen hemen tek sebebi var, enerji ithalatı. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artış da, ihracat ile ithalat arasındaki uçurumun giderek büyümesine neden oluyor.Türkiye'nin dış açığının yüksekliğinde ciddi bir etken olarak açıkça görülen petrol, kömür ve doğalgaz ithalatı, ülkenin pek çok sektörde net bir ihracatçı konumuna geçmesini engelliyor.
Türkiye'ye kötü haberler var
Bu konudaki tehlikeye geçtiğimiz günlerde BBC'ye verdiği demeçte Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol da dikkat çekmişti. Birol, petrol fiyatında yaşanan artışın küresel ekonomik iyileşmeyi rayından çıkaracağını vurgularken, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye'nin bu artıştan en olumsuz etkilenecek ülkeler arasında olduğunu söylüyor. Birol, diyor ki: "Petrol fiyatlarının artması Türkiye'nin ticaret dengelerini negatif etkileyecek, enflasyonist baskılar yaratacak. Bu bakımdan Türkiye ekonomisi iyi bir yoldayken petrol fiyatlarındaki artış, bunu sekteye uğratacak bir potansiyele sahip. Ayrıca, Türkiye çok fazla doğalgaz ithal ediyor ve doğalgaz fiyatları büyük ölçüde petrol fiyatlarına endeksli. Petrol fiyatları artınca doğalgaz fiyatları da artacak. Bu bakımdan ikinci bir fatura gelecek. Tüm bunların yanısıra doğalgaz yoğun biçimde elektrik üretiminde de kullanıldığı için bu elektrik fiyatlarında da artışa neden olacak." Türkiye'nin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi konusunda ise Birol'un şu sözleri önemli: "Türkiye bu konuda önemli çalışmalar yapıyor ama Türkiye'de bu teknolojilerin geliştirilmesi son derece pahalı. Bu bakımdan hükümetin destek vermesi gerekir."
Rüzgar ve jeotermal ihaleleri
Türkiye artık açıkça ve vazgeçilmez şekilde yenilebilir enerjilere yönelmeyi hedeflemeli. Şuba ayı içinde yenilebilir enerji alanlarına yönelik iki önemli ihale olacak. TEİAŞ (Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin) rüzgar santrallerinin ilk grubuna yönelik ihale ilanını internet sitesinde yayımlanmıştı. Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılan lisans başvurularına ilişkin yarışma yönetmeliği gereği; rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılmış lisans başvurularından aynı bölge ve/veya aynı trafo merkezi için birden fazla başvurunun bulunması durumunda, sisteme bağlanacak olanları belirlemek için, 15 Şubatta bir yarışma yapılacak.
Ayrıca, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, 22 adet ruhsatlı jeotermal alanın kapalı zarf usulü ihalesini 2 Şubatta gerçekleştirecek. Sektöre yakın kaynaklar Yenilenebilir Enerji Kanunu'nda kilovat/saat başına 10.5 dolar olarak belirlenen fiyatın ihaleye olan ilgiyi arttıracağı yönünde görüş bildiriyor. Son 30 yılda enerjisini ithal kömür ve petrolden, hidrojen ve jeotermal enerjiye çeviren İzlanda, Türkiye'deki mevcut potansiyelle yakından ilgileniyor. Türkiye ekonomisinin girdiği sıkıntılı ithalat/yüksek dış ticaret açığı sarmalından büyük ölçüde kurtaracak yatırımları hükümetin de teşvik etmesi gerekli, tabi doğayı tahrip etmeme ilkesini yerine getirerek.
Avrupa temiz enerjiye yöneliyor
Dünya bu alanda neler yapıyor diye bakacak olursak eğer, ilginç örneklerla karşılaşabiliriz. Yenilenebilir enerjiyi çoktan keşfetmiş ve bu alana ciddi yatırım yapan Avrupalı gelişmiş ülkeler, artık kendi kaynaklarını kullanarak enerjisini üretiyor. Mesela, enerji ihtiyacını yüzde 74 oranında nükleer enerjiden sağlayan Fransa, bu bağımlılığı azaltmak ve AB yükümlülüklerini yerine getirmek için temiz enerji yatırımlarını arttırıyor. Fransa, deniz üstü rüzgar enerjisi için 10 milyar avro yatırım yapacak. Almanya ve İspanya'dan sonra Avrupa'nın üçüncü büyük güneş enerjisi kapasitesine sahip İtalya, bu alana yeni yatırımlar yapıyor. Almanya, güneş enerjisi için yeni teşvikler sunuyor. Henüz yeni gelişmekte olan dalga enerjisi alanında büyük ilerlemeler bekleniyor, İngiltere bu alanda başı çekiyor. Ekonomik krizle boğuşan komşu Yunanistan, dünyanın en büyük güneş enerjisi santralını kurma hazırlığında. Doğayı katlederek HES yapma konusunda iktisap haddini dolduran Türkiye'de de bu örnekleri görmek isteriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder