Tunus’ta başlayıp Mısır’da milyonların katıldığı protesto gösterilerine dönüşen halk hareketlerini tüm dünya nefesini kesmiş izliyor. Tüm bu gelişmelerin sosyolojik, ekonomik ve politik sebepleri var, neden sadece ne demokrasi talebi, ne de sefalet ve yoksulluk. Toplumları bu isyan noktasına getiren nedenler bugünlere kadar süregelmiş uygulanan ekonomik ve siyasi modellerle ilgili. İşin iktisadi kısmına bakacak olursak, Mısır’da bir haftadır süren hükümet karşıtı gösteriler sonrası petrol fiyatları varil başına 100 dolara kadar çıktı, yatırımcılar gelişen piyasalardan çekilmeye başladı, OPEC petrol arzında bir tehdit yaşanması halinde petrol üretimini arttırabileceği sinyalini verdi. Mısır’da protestoların başladığı gün yüzde 10.5 düşen borsa ve bankalar hala kapalı. Pazartesi gününe kadar da kapalı olacak. Yatırımcıların çektiği para miktarının çok ciddi rakamlara ulaştığı çeşitli finans sitelerinde yer alan bilgiler arasında. Siyasi istikrarsızlığın ve iç karışıklığın ülkenin büyüme performansına ve kamu finansmanına darbe vuracağı beklentisi yüksek.
Riskler giderek çoğalıyor
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s birkaç gün önce, Mısır’ın "ba1" olan kredi notunu bir basamak düşürdü. Gerekçe olarak da, ülkedeki siyasi risklerin son dönemde ciddi şekilde artması ve zaten zayıf durumda olan olan kamu maliyesinin daha da darbe alması endişesinin etkili olduğunu belirtti. Ardından, National Bank of Egypt, Banque Misr, Banque de Cario, Commercial International Bank ve Bank Alexandria'nın kredi notunu düşürdü. S&P, ülkenin kredi notunu düşüren ikinci kredi derecelendirme kuruluşu oldu. Mısır'ın uzun vadeli kredi notunu bir kademe indirerek, BB seviyesine çekti. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da, yaptığı bir konuşmada, Mısır ve Tunus’taki olayları kastederek, kriz öncesi dönemde görülen küresel dengesizlikler yeniden ortaya çıktığı tehlikesine dikkat çekti. Bu arada, Mısır'daki ayaklanma ve siyasi belirsizlik, Mısır'la iş yapan İngiliz şirketlerinin hisselerini de vuruyor.
Tek negatif beklentili ülke
İlginçtir, İsviçre bankası Credit Suisse, birkaç hafta önce Emerging Consumer Survey adlı bir rapor hazırlamış, BRIC ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’e ek olarak Mısır, Suudi Arabistan ve Endonezya’daki tüketici profilleri üzerinden bu ekonomilerdeki kırılganlıklara ve tehditlere dikkat çekmiş. Mısır’la ilgili üç trajik tablo şeklinde verdiği beklentilere göre, kişilerin gelecek altı aydaki finansal durum, hanehalkı geliri ve aylık harcamalara yönelik beklentilerinin hepsi olumsuz. Mısır, 84 milyonluk nüfusu ile Arap dünyasının en kalabalık ülkesi. Nüfusun yüzde 40’ı günde 3 dolar olan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yüksek enflasyon ve gıda fiyatlarındaki yükseliş Mısırlıların ciddi oranda yoksullaşmasına sebep oldu. İşsizlerin yüzde 90’ı 30 yaşın altında. Ülkeye 12 milyar dolar civarında döviz getiren turizm sektörünün, GSYİH’daki payı da yüzde 5-6. Mısır’da her sekiz kişiden biri turizmle ilgileniyor. Son durumdan en çok bu sektör etkilenecek.
Mısırlının umudu kalmamış
Credit Suisse’in raporunda, Mısır bölümünün başlığı, Mısır: İhtiyatlı duygu. Mısır, araştırmadaki ülkeler arasında katılımcıların gelecek altı ayda kişisel mali durumları ile ilgili net negatif beklentiye sahip tek ülke. Mısırlı tüketicilerin beklentilerindeki kötümserlik ve umutsuzluk rakamlara da yansımış. Yüzde 38’i gelecek altı ayda finansal pozisyonunda bir miktar iyileşme beklerken, yüzde 12’si daha da kötüleşeceği tahmininde bulunmuş. Bu beklentileri tüketici harcamaları konusunda da hemen hemen aynı sayılabilir. Bunların en önemli sebepleri olarak da, yüksek enflasyon, muhtemel siyasi belirsizlikler sıralanıyor ve tüketici tepkilerinin bunlardan etkilenmiş olmasının normal karşılandığı belirtiliyor. Ancak, ülke ekonomisinin doğası gereği düşük gelire sahip olan insanların en temel harcamalarını bile yapamayacak durumda olduğu kaydediliyor. Bununla birlikte, göreceli olarak yüksek gelir grupları için mali durumla ilgili olumlu gelişmelere de dikkat çekiliyor.
Mısır, 2011 yılı içinde ekonomiye 3.44 milyar dolarlık bir yardım sağlamak amacıyla bir ekonomiyi kurtarma planı kabul etmişti. Plan, 5.7 milyon devlet çalışanına maaşları karşılığında perakende ve diğer ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için alışveriş yapmaları temeline dayanıyor, ekonomik büyümenin de 0.50 ile 0.75 puan arasında olması beklentisini taşıyordu. Kurtarma planının temeli varsayılan duruma göre, kamu çalışanlarının maaşlarının garantisi ile bankacılık sistemine borç verilmesi hesaplanıyordu.
Mısır ekonomisi, global ekonomik krize kadarki üç yılda ortalama yüzde 7 büyümüş. 2008-2009 döneminde bu rakam yüzde 4.7’ye düşmüş. İşgücüne her yıl katılan yeni insanlarla birlikye ülkenin en az yolda yüzde 6 civarında büyümesi gerekiyor. Resmi rakamlara göre, Temmuz 2011’de başlayacak yeni finansal yılda ekonominin yüzde 7, ardından gelen yılda da yüzde 8-8.5 civarında büyüme beklentisi var. Mısır’da halkın siyasi ve demokratik taleplerinin yanında ciddi anlamla ekonomik talepleri var. Ülkede kabinede maliye bakanı da dahil olmak üzere çeşitli bakanların yerine yenileri getirildi. Sokağın ekonomik taleplerine kısa sürede yanıt verebilecekler mi hep birlikte göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder