Türkiye'nin gelişmiş demokrasiler ve refah devletleri arasında yer alabilmesi için Avrupa Birliği üyeliği süreci, yavaş ilerlese de, Türkiye açısından hala vazgeçilmezliğini koruyor. Bu sürece her zaman inanan, destek veren ve bu yönde çalışmalar yapan kuruluşların başında da TÜSİAD geliyor. Geçen hafta TÜSİAD'ın (Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği) Genel Kurul toplantısında Başkan Ümit Boyner, hem yeni Anayasa çalışmalarından bahsetti, hem de 40'ıncı yılını kutlayan derneğin bu yıl gerçekleştireceği etkinliklere değindi. TÜSİAD, 23 Mart günü İspanya'nın eski Başbakanı Felipe Gonzales'in ve İspanya eski Başbakan Yardımcısı Narcis Serra'nın konuşmacı olarak katılacakları, birey/devlet ilişkisi perspektifinin ele alınacağı "AB Perspektifinde Devlet ve Kimlik" semineri düzenleyecek. Gonzales, aynı zamanda AB 2030 Vizyonu Raporu'nu da hazırlayan komisyonun başkanı.
Serra, sivil-asker ilişkilerinde uzman
Serra, sivil-asker ilişkilerinde uzman
Ama benim burada bahsetmek istediğim kişi Gonzales'ten ziyade sivil-asker ilişkileri üzerine gerçek bir uzman olan Narcis Serra. İspanyol demokrasisinin kurucu mimarları arasında yer alan Serra, geçen yıl Bahçeşehir Üniversitesi'nden düzenlenen bir konferansta konuşmuştu. Darbe sonrası İspanya'nın demokrasiye geçiş döneminde sekiz yıl Savunma Bakanlığı yapan Katalan Sosyalist Serra, geçen yıl yaptığı konuşmada, İspanya Silahlı Kuvvetleri'nin demokrasiye ayak uydurmasının nasıl gerçekleştiğini anlatmıştı. Serra, Franco döneminin sonunda İspanya'da ordunun demokratikleştirilmesinde, askeri finansman yasasının çıkarılmasında, askeri yargının görev alanının kısıtlanmasında ve askeri eğitim müfredatının sivillerin denetimine açılmasına özel önem göstermiş biri.
Kitabı çevrildi, yakında piyasada olacak
Serra'nın düşünceleri hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isteyenlere de bir müjde vereyim. Serra'nın “Askeri Geçiş Süreci-Silahlı Kuvvetlerin Demokratik Reformu Üzerine Düşünceler” kitabı Türkçe'ye çevrildi, kısa süre içinde İletişim Yayınları’ndan piyasada olacak. Sekiz ayrı bölüm halinde konuyu inceleyen Serra, pek çok kişiden de kitabın yazımı sırasında destek almış. Taraf gazetesini takip edenler hatırlayacaktır, Yasemin Çongar geçen yıl bu kitaptan önemli alıntılarla “Ordu Nasıl Demokratikleşir” başlıklı dört bölümlük bir yazı dizisi yayınlamıştı. Kitabın okuma fırsatı bulduğum önsözünden birkaç önemli bilgi aktarmak istiyorum. Serra, İspanya'nın demokrasiye geçişte askeri politikasını incelerken birkaç Latin Amerika ve Avrupa ülkesinde hükümetlere bu konularda danışmanlık verirken, sivilleri askeri konulardaki bilgisizliğine şahit olmuş. Bir yanda Doğu Avrupa ve Latin Amerika’da demokrasiye geçişler, diğer yanda 90'larda Clinton yönetimi ve ordu arasındaki sürtüşmeler, sivil-asker ilişkileri analizine olan ilgiyi daha da arttırmış.
Siyasi irade, toplum ve AB dinamiği
Genel olarak Serra, askerin anayasal ve yasal düzenlemelerle siyasetten elini kolunu çekmesinin demokrasinin kalıcılığı için yeterli olmadığı görüşünde. Bunun için askerin siyaset üzerindeki vesayetinin dolaylı yollarının da önü alınmalı, askeriye demokratik ilkeler uyarınca yeniden yapılandırılmalı. Serra, kitabın ilk bölümünde demokrasiye geçiş dönemlerini anlatıyor. İspanya'da Franco döneminin ardından Felipe Gonzales başkanlığında kurulan yeni hükümette Savunma Bakanı olan Serra, siyaseti yöneten askerden, askeri yöneten siyasete geçişin de temellerini atıyor. Burada, sivillerin askeri konulardaki bilgi eksikliğinin giderilmesi ve askeri mantıkta gerçekleştirilen bir dönüşümden bahsediliyor. Askerin özerkliğinin geçiş dönemiyle birlikte kademe kademe azaltılarak, ordunun demokratik sivil denetimi idealize ediliyor. Ordunun harcamalarının hala şeffaflaştırılamadığı bir durumda Türkiye'nin Serra'nın tanımlamalarına bakarak hala geçiş döneminde olduğunu söyleyebiliriz. Tabi, burada önemli bir etken de dış çatışma riskini ortadan kadıran Avrupa Birliği üyeliği olarak karşımıza çıkıyor. Serra ordunun siyasetten tamamen çekilmesi ve sivil otoritenin emri altına tamamen girmesi sürecinin temel taşıyıcıları arasında siyasi irade, ordudan çok çekmiş değişim özlemi içindeki toplum ve AB üyeliğini sayıyor. İspanya'daki değişim sürecinin sonunda artık, toplum askerin görev alanının sınırlarını biliyor, -Türkiye'de de bir benzeri yaşandığı üzere- prestij kaybına uğrayan ordunun ülkesine yararlı olmanın en makul yolunun sivil siyasetin kontrolü altında olmaktan geçtiğini görüyor.
Geçiş dönemi uzun ve zorlu
Farklılıklar olmakla beraber, Serra'nın kitabı İspanya ve Türkiye arasındaki pek çok benzerliği de ortaya çıkarıyor. Her iki ülkenin boyutları, İmparatorluk geçmişleri, darbeler, köklü bir askeri vesayet geleneği vs. bu benzerliklerin sadece birkaçı. Okudukça, “Bize ne kadar da benziyor” demekten insanın kendini alamadığı bir kitap. Türkiye'deki geçiş dönemi tamamlandığında askerin harcamalarının denetimi olacak, hesap veren bir kurum haline gelecek, Yunanistan Başbakanı Türkiye'ye adımını atar atmaz Ege adalarının üstünde savaş uçakları uçmayacak. Türkiye, geçiş döneminin henüz başlarında, süreç zorlu. Dolayısıyla, TÜSİAD'ın düzenlediği seminerde Serra'yı siyasilerin can kulağı ile dinlemesi önemli.
Serra, kitabının önsözünde Machiavelli'nin Savaş Sanatı’ndaki şu sözlerini alıntılamış: “Sivil hayatla askeri hayat kadar birbiriyle az ortak noktası olan ve birbirine bu kadar az benzeyen başka hiçbir şey yoktur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder