Haliç Köprüsü için son söz Bahreyn'de söylenecek

İstanbul'un Tarihi Yarımadası'nın akıbeti, haziranda UNESCO'nun Bahreyn'de yapılacak 35'inci Dönem toplantısında belli olacak. Neyin akıbeti diyecek olursanız, şöyle bir hatırlatma yapalım. Bilindiği üzere, Haliç Metro Köprüsü inşaatının devam ediyor olması ve İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçiş Projesi'ne onay verilmesi İstanbul’un tarihi kimliğini yitirme yönünde ciddi bir darbe vuracak. Bu projelerin gerçekleşmesi halinde, Tarihi Yarımada kıyıları yoğun bir trafik istilası altındaki otoyollardan biri haline gelecek, kentin silueti ciddi oranda bozulacak. Uzmanlar, Haliç Metro Köprüsü'nün İstanbul'a kesinlikli uyumlu olmadığını düşünüyor. Bunu düşünen sadece uzmanlar değil.

Şubata kadar süre verilmişti
Temmuz 2010'da UNESCO Dünya Miras Komitesi, Brezilya’da yaptığı 34'üncü oturumda, İstanbul'un tarihi alanlarının tehlike altında olup olmadığını ve İstanbul'un Tarihi Yarımadası'nın Dünya Mirası Listesi'nden çıkarılıp çıkarılmamasını ele aldı. İstanbul'u yetersiz koruma standartları nedeniyle uzun yıllardır takip eden ve uyaran UNESCO, Haziran 2010’da yayınladığı taslak kararında, İstanbul’da bulunan Dünya Miras Alanları’nın (ağırlıklı olarak Tarihi Yarımada) Türkiye’nin de taahhüt ettiği uluslararası koruma standartlarına uygun olarak korunmadığını, Haliç Metro Köprüsü inşaatının ve İstanbul Boğazı karayolu tüp geçiş projesinin bu standartları ihlal ettiğini ve İstanbul'u Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alabileceğini duyurmuştu. Ayrıca, kararın son maddesinde, "Haliç Metro Köprüsü projesi için gecikme olmaksızın alternatif bir teklif sağlanmasını ve varlığın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılması için koşulları değerlendirmek için 2011'deki 35’inci oturumunda Dünya Miras Komitesi tarafından incelenmek üzere 1 Şubat 2011’e kadar Dünya Miras Merkezi’ne detaylı bir rapor sunmasını talep eder” denmişti.

Raporla ilgili bilgilere ulaşılamıyor
Bunun üzerine harekete geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Brezilya’daki toplantıda UNESCO’ya uluslararası bağımsız bir heyete ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) raporu hazırlanması konusunda söz verdi. Bunun için önce Ekim 2010 tarihi telaffuz edildi, ancak ardından Şubat 2011'e kadar hazırlanabileceği ifade edildi. Ardından, ortaya koyacağı alternatif çözümleri ve bunların çevresel etki değerlendirmelerini de içeren rapor, bağımsız heyet tarafından hazırlanarak hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne hem de Dünya Miras Komitesi Sekreteryası'na iletildi. Brezilya'daki toplantıdan bu yana süreçle ilgili ısrarlı kamuoyunu bilgilendirmeme tavrının devam ettiğini söylemeye gerek yok. Raporun teslim edildiği bilgisi ortalıkta dolaşıyor ancak raporda hangi şartların yerine getirilmesinden bahsedildiği konusunda hiçbir kaynaktan bilgi almak mümkün değil.

Süreç şeffaf işlemiyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şu ana kadarki süreçle ilgili bilgilendirme yapmadığı için bundan sonrasına yönelik olarak bilgilendirme yapma gereği duymuyor. Raporda yerine getirilmesi gerekli görülen şartlar iyi de olsa, kötü de olsa açıklanmalı, tartışmaya açılmalı ancak, tamamiyle şeffaflıktan uzak bir süreçte işler yürütülmeye çalışılıyor. Örneğin, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarına süreç tamaman kapatılmış durumda. Ne dediklerine bakılmıyor, söyledikleri dikkate alınmıyor. İstanbul'un Tarihi Yarımadası'nın kaderi -o sürece kadar aksi bir durum yaşanmazsa-, Dünya Miras Komitesi'nin haziranda Bahreyn'de yapacağı 35’inci dönem toplantısında belli olacak. Yani ortada, İstanbul'un siluetini bozan bir köprü sorunu vardı, şimdi artık köprüyle ilgili hazırlanmış ama kamuoyuyla paylaşılmamış bir de rapor sorunumuz var.

Günde 90 bin araç geçecek
Bu arada, Tarihi Yarımada ile ilgili sanmayın ki, olumsuzluklar burada bitiyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, yaptığı bir açıklamada, İstanbul Boğazı'nda raylı sistem için yapılan Marmaray'ın ardından, otomobiller için planlanan Karayolu Tüp Geçiş Projesi'nin temelinin şubatta atılacağını söylemişti. İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçiş Projesi, UNESCO Dünya Mirası Komitesi'nin de kararları arasında yer alıyor. Brezilya'daki toplantıda, tüp geçişle ilgili tehlikelere de dikkat çekilmiş, bu konuda da ÇED raporu hazırlanması istenmişti. Ancak, ilgili kurumlar ve girişim grubundan, bu raporların hazırlanıp hazırlanmadığı, hazırlandıysa ne yönde olduğu konusunda alınan bilgiler de çok sınırlı. Projenin 5 Ağustos 2008'de yapılan ihalesini Güney Koreli SK ve Türk Yapı Merkezi şirketlerinden oluşan Türk-Kore Ortak Girişim Grubu kazanmıştı. 14.6 kilometre uzunluğunda olacak proje, Anadolu yakasında Haydarpaşa'dan denizin altına giriş yaparak, Tarihi Yarımada'nın en kıymetli noktasında, Sarayburnu'nda deniz üstüne çıkmaya başlayarak, Kumkapı'da Sirkeci-Florya sahil yoluna ulaşacak. Sadece otomobil, küçük otobüs ve minibüs gibi hafif araçların geçiş yapacağı karayolu tünel geçişini günde ortalama 90 bin aracın kullanması tahmin ediliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder