Türkiye çelik üretiminde devler ligine girecek

Küresel kriz sırasında vazgeçilen, ertelenen ya da askıya alınan yatırım kararları 2011 ile birlikte teker teker gerçekleşme yoluna giriyor. Türkiye’yi ağır sanayide kullanılan çelik üretiminde daha üst sıralara taşıyacak ve bu alandaki ithalatın da azalmasını sağlayacak bir yatırım haberi var. Asil Çelik, yıllık 400 bin ton olan üretim kapasitesini 1 milyon ton seviyesine çıkaracak 200 milyon avroluk bir yatırım planlıyor. Hâlihazırda kaliteli çelik olarak tabir edilen ve ağırlıklı olarak makine, otomotiv, savunma sanayii, madencilik, petrol ve petrokimya alanlarında kullanılan bu çeliğin Türkiye üretiminin yüzde 70’i Asil Çelik tarafından yapılıyor. Asil Çelik’in öyküsü de ilginç. 1974 yılında Koç Grubu tarafından kurulmuş, 1979’da üretime geçmiş ancak çeşitli aksaklıklar nedeniyle şirket 1983’te kamulaştırılmış. 2000 yılında şirketin özelleştirilmesiyle birlikte Güriş Grubu ve Diler Holding Asil Çelik’in yüzde 96,7’sine sahip oldu, hisselerin geri kalan bölümü ise halka açık. Bu yeni yatırımla birlikte, iç piyasadaki talebin artık yerli oyuncular tarafından karşılanması sözkonusu olacak.


1000 kişiye istihdam sağlanacak

Bir yıldır görevde olan Asil Çelik’in Kardemir kökenli Genel Müdürü Osman Kılavuz ile yaptığımız sohbette, çelik piyasasının krizdeki durumu ile ilgili şu bilgileri öğrendik. 2008 yılının temmuz, ağustos aylarına kadar dünya genelinde çelik talebi çok yüksekmiş, küresel krizle birlikte tüm dünyada talebin düşmesinin ardından üreticilerin elinde birim fiyatı çok yüksek büyük miktarda stok mal kalmış. Bu gelişmelerin ardından üreticiler üretim miktarlarını kısmış. 2009’da 1,2 milyar ton çelik üretilirken, 2010’da 1.413 milyar ton çelik üretimi gerçekleştirildi. 2011 beklentisinin de 2010 seviyelerinde olması bekleniyor. Çin, tek başına 626 milyon ton çelik üretimiyle dünyadaki toplam üretimin yüzde 40’ını gerçekleştiriyor. Ancak bunun çok büyük bölümünü iç pazarda tüketiyor.
Şu anda sahip oldukları 400 bin ton üretim kapasitesinin dünya ölçeğinde küçük ve orta boy üretici sınıfına girdiğini belirten Kılavuz, “Böyle olunca rekabette zorlanıyoruz. Üretim maliyetleriniz daha yüksek oluyor ve rakipler sizi geride bırakıyor. Bu nedenle bu yatırım kararını aldık. Dağıtım ağı kuracağız, depolar açacağız ve bu sayede daha rekabetçi olacağız. 1000 kişiye yakın yeni istihdam öngörüyoruz. Yatırım, üç yılda tamamlanır” diyor.


İthalatı minimuma indireceğiz

Kılavuz, Türkiye’nin ithal ettiği çelik miktarını da minimuma indirmeyi planladıklarını dile getiriyor. Türkiye’nin özellikle sanayide kullandığı çeliği kendisinin üretmesi, şu sıralarda Kuzey Afrika bölgesinde meydana gelen olayların benzerlerinin yaşandığı dönemlerde daha da önem kazanıyor. Kılavuz, Libya’daki karışıklık nedeniyle Çin’den bekledikleri gemilerin Süveyş’ten geçemediğine, dolayısıyla mal sevkiyatında sıkıntılar yaşandığına ve bekledikleri malı piyasadan topladıklarına dikkat çekiyor.
Kılavuz, 1980’li yıllarda Libya’da Atom Enerjisi Kurumu’nda mühendis olarak çalışmış. Libya’da çalışmanın o dönemlerde de zor olduğunu belirten Kılavuz, 1986’da ABD’nin Libya’yı bombalamasından kısa bir süre sonra Türkiye’ye dönmüş. İnsanların korkularına ve sindirilmişliklerine tanık olan Kılavuz, “Libya’da iki kişi yan yana geldiğinde asla rejim veya Kaddafi aleyhinde konuşmazdı. Ancak, sizinle yalnız kaldıklarında belki biraz konuşurlardı” diyor.


En büyük rakipler Rusya ve Ukrayna

Asil Çelik’in en büyük müşterileri arasında Ford, BMW, Fiat, Renault, Volvo, Caterpillar, Bosch gibi dünya devleri var. Türkiye’yi de kapsayan bölgede en yoğun üretim yapan ülkeler arasında İtalya, Almanya, Rusya, Fransa ve İspanya bulunuyor. Yeni yatırımla birlikte Bulgaristan, Romanya, İtalya, İngiltere, ABD, Meksika, Singapur, Cezayir ve Mısır gibi ülkelere açılmayı hedefleyen Asil Çelik, sadece Almanya pazarına yönelik hizmet vermek üzere de bir şirket kurmuş. Çelik piyasasında en büyük rakiplerinin Rusya ve Ukrayna olduğunu ifade eden Kılavuz, “Kaliteli çeliğin ana hammaddesi olan kömür ve cevher bu ülkelerde çok büyük boyutlarda mevcut. Örneğin Rus üreticiler OEMK, Mitchell gibi şirketlerin kendi kömür yatakları var. O nedenle çok güçlüler” diyor.
Demir-çelik sanayii, sanayileşmenin ve ekonominin lokomotif sektörlerinden biri. Özellikle enerjide büyük oranda dışarıya bağımlı olan Türkiye’nin bu tür alanlarda yerli üretimi arttırarak ithalatı en aza indirmesi, buradaki açığı kapatması açısından önemli. Darısı bu alandaki diğer üreticilerin başına diyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder