Sürdürülebilir kalkınmayı benimsedi
Fırsat eşitliği sunulduğu takdirde kadının hemen öne geçtiğini söyleyen Karamercan, Eczacıbaşı olarak sürdürülebilir kalkınma modelini kendilerine önemli bir referans noktası olarak belirlendiklerini anlattı. Yeni ve değişen dünyanın kodlarına göre belirledikleri yeni iş modellerini ise şöyle aktardı: “Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’ne üye 260 kuruluş var, Türkiye’den buraya katılan ilk kuruluş olduk. Bu çevresel, toplumsal ve ekonomik olmak üzere üç boyutlu bir alan. Biz, ilk kez yıllık raporlara sürdürülebilir kalkınma raporu da koyan grup olduk. Ne kadar enerji, su kullandık, karbon salımını ne kadar azalttık, tüm iş sonuçlarıyla birlikte her yıl artık bunları da paylaşacağız. Sürdürülebilir kalkınma hep ön planda olacak. Davos’ta krizle birlikte hırs ve kâr odaklı büyümenin insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden çokça bahsedildi. Bundan sonra CEO’lar, şirketlerin kâr ve büyümeleriyle övünmemeli. Kurumların insanlara nasıl dokunduğu, dünya için neler yaptıkları önem kazanıyor. Toplumsal olarak fırsat eşitliği, sosyal sorumluluk, iş güvenliği, çalışan sağlığı çalışmalarımız var. Bunun için CEO’ya bağlı bir Sürdürülebilir Kalkınma Koordinatörü bulunuyor.”
‘Kadın toplumun merkezinde’
Tüm bu yapılanma içinde Eczacıbaşı Holding, sadece kadın erkek eşitliği demekle bir şey olmayacağını görerek, bugün itibariyle işe alımlarda kadına pozitif ayrımcılık başlatıyor. Karamercan’ın verdiği rakamlara göre, Türkiye’de kadının işgücüne katılım oranı yüzde 22. Bu oranda yüzde 5’lik bir artış yoksulluğu yüzde 15 azaltıyor. Örneğin erkeğin işgücüne katılımının yüzde 5 artışı, yoksulluğu yüzde 5 azaltıyor. Bu anlamda kadının işgücüne katılımının ekonomiye katkısı erkeğe oranla üç kat fazla. Karamercan, “Bugünden itibaren işe alımlarda eşit kalitede başvuru varsa, kadın işe alınacak. Eczacıbaşı Holding’te 40 kadar şirket var. İşe alım endekslerinde kadını ön plana çıkaran kuruluşlarımızı ödüllendirirken, bunu üst yöneticilerin performanslarının içine katacağız” diyor.Şu anda Eczacıbaşı Holding’de beyaz yakalıların yüzde 33’ü kadın. 4500’e yakın beyaz yakalı çalışanın yaklaşık 1500’ü kadın. Eczacıbaşı, bundan sonra sürdürülebilir kalkınma raporunda, kadın istihdamında nereden nereye geldiklerine de yer verecek. Her yıl 500 ile 1000 kişi arasında yeni istihdam yarattıklarını dile getiren Karamercan, “Geçen yıl sağladığımız beyaz yakalı istihdamının yüzde 40’ı kadındı. Ki, biz bu kuralı getirmeden oran buydu. Müdür ve üstü pozisyonlarda kadın oranı yüzde 30. Müdürlüğe hazırlık niteliğindeki yönetici geliştirme programındakilerin yüzde 47’si kadın. Kadını toplumun merkezinde görüyoruz” diyor.
Yönetim kurulunda kadın yok
İşe alım konusunda pozitif ayrımcılık başlatan Eczacıbaşı Holding’in henüz yönetim kurullarında kadın yok. Karamercan, alt kadrolara 300 kadını işe almayıp sadece yönetim kurullarına kadın koymanın anlamı olmadığını düşünüyor. Grup içinde yönetime terfi için herkesin geçmesi gereken bir program var, onu başaranlar gelecekte yönetim kurulunda da yer alabilecek. Tepeden inme değil, alttan yukarıya doğru bir uygulama benimseniyor. Güzel ve desteklenmesi gereken bir girişim. Tabii, Türkiye’nin diğer büyük kuruluşlarına da örnek olması temennisiyle tüm kadınların 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun.***
Kadın rekabeti kötü bir şey değildir
Haftasonu Bolu’da düzenlenen “Medyada Kadın Algısı-İstihdam ve İstismar” başlıklı çalıştaya katıldım. Medialog Platformu’nun düzenlediği ve cumartesi tüm gün süren çalıştaya, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf da katıldı, oturumlar bitene kadar da ekibiyle birlikte tüm çalıştayı izledi. Ne yalan söyleyeyim, eşcinsellere yönelik yaptığı açılmalar sonrası tepki duyduğum Kavaf’ın bu katılımını takdir ettim. Toplantıda, kimi zaman konu medyada kadın algısından kayarak, medyada çalışan kadın/medyada çalışan erkek sarmalında dönse de, “medyada kadın” algısını tartışmaya açması açısından önemliydi. Medyada kadınla ilgili haberlerin yapılma sürecinde kadının eksik temsilinden, medyada cinsiyetçi kalıpların ve yargıların varlığına kadar pek çok şey ele alındı. Konu bir ara, o meşhur klişeye, “Kadın kadının kurdudur”a geldi ki, doğrusu Thomas Hobbes’a ait “İnsan insanın kurdudur” deyişidir. Kavaf, bu noktada söz alarak şunları söyledi: “Siyasete girdikten sonra daha iyi gördüm. Erkekler her konuda birbirleriyle rekabet edebiliyor. Ama kadınlar sözkonusu olunca kadın kadın kurdudur demek cinsiyetçi bir ayrımcılıktır. Kadınlar rekabet edemez mi?”Geleneksel rollerde görmeye alışılan kadınlar, farklı alanlarda görev alınca farklı değerlendiriliyor. Bu algının zamanla kırılması da ancak çalışma hayatında kadının daha fazla görünür olmasıyla mümkün. Medyada çalışanların yüzde 21’i kadın. Ancak, karar verici konumdaki kadın sayısı çok düşük. Bu durum, ister istemez kadınla ilgili haberlerdeki dili de etkiliyor. Kadınlar birinci sayfalarda bedenleriyle, üçüncü sayfalarda kurban olarak yer alıyor. Hatta nefret söyleminin bir parçasına dönüşen üsluplar da sözkonusu. Medyada Kadın Algısı Çalıştayı’nın birkaç önerisi ise şöyle: Toplumda farklılıkların temsilini sağlayan yeni bir medya yapılanmasının sağlanması, Meclis’teki Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nın bir benzerini medya gruplarında kurmak, kadınların dinî, kültürel, geleneksel yaşam tarzları veya cinsel yönelimleri nedeniyle istihdamda ayrımcılığın engellenmesi. Cinsiyete dayalı ayrımcılıkla ilgili kampanyalar düzenlenmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder