Bilindiği üzere, Avrupa Birliği, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı. Türkiye, AB’nin ihracat yaptığı ülkeler arasında Gümrük Birliği öncesi 12. sıradayken, şimdi beşinci sırada; ithalat yaptığı ülkeler arasında ise yedinci. AB, Türkiye’nin dış ticaret hacminde ortalama yüzde 40 paya sahip. Geçen yıl Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımın yüzde 80’i AB ülkeleri kaynaklı, bu rakamın 2011’de daha da arttığı ifade ediliyor. Öte yandan, 1996’dan itibaren Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkiler Gümrük Birliği çerçevesinde ilerliyor. O tarih itibariyle taraflar arasında gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları kaldırıldı, Türkiye, AB’nin ortak ticaret politikasını uygulamaya başladı. Aynı zamanda Türkiye’deki ticaret politikası, rekabet, vergilendirme, gümrükler ve fikrî mülkiyet hakları alanlarındaki mevzuatlar AB ile uyumlaştırıldı.
Üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, halen Gümrük Birliği’nin işleyişinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu sorunlar içinde Türkiye’nin en fazla aleyhinde olan konu şu: AB’nin Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) yaptığı üçüncü ülkelerin, Gümrük Birliği çerçevesinde AB üzerinden serbestçe Türkiye pazarına giriş imkânları elde ederken, Türkiye ile de bir STA imzalama konusunda isteksiz davranmaları. Türkiye, AB’nin STA süreçlerine doğrudan dâhil edilmediği için bu konudaki AB politikalarının takip edilmesi zorlaşıyor. Tabii, Türk vatandaşlarına yönelik uygulanan katı vize rejimi de Gümrük Birliği kapsamında ikili ticari ilişkiler üzerinde ciddi anlamda olumsuz etkiye sahip konulardan bir diğeri.
Dolayısıyla Türkiye AB’ye tüm üye olmadığı için, AB’nin ortak dış ticaret politikasını yürütmekle görevli olan Avrupa Komisyonu’ndaki 133 No’lu Komite’ye de katılamıyor. Bu da, AB’nin en büyük ticaret ortaklarından ve aynı zamanda dünyanın en büyük 16. ekonomisine sahip Türkiye’nin dış ticaret politikasının önünde, ortaya çıkacak sonuçları kendisinin hiçbir şekilde etkileyemediği biçimde büyük bir sorun olarak duruyor. Örneğin, AB’nin Güney Kore, Hindistan, Ukrayna, ASEAN ülkeleriyle imzaladığı veya imzalayacağı STA’lar, Türkiye’nin ihracatında önemli bir paya sahip ve görece rekabet üstünlüğü olan tekstil ve otomotiv sektörlerine ciddi darbe vuruyor. Bu durum, yıllardan beri çeşitli platformlarda dile getiriliyor.
İşte bu toplantılardan biri de geçenlerde düzenlendi. Dış ticaretin bu en önemli meselelerinden birine dikkat çekmek üzere geçen ay TUSKON (Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu) European Policy Center ile “Türkiye-AB Ortak Çıkarları Yeniden Değerlendirme” başlıklı bir konferans düzenledi. Bu konferansa TUSKON’un davetlisi olarak AB Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komiseri Stefan Füle ve AB Ticaretten Sorumlu Komiseri Karel De Gucht katıldı. Toplantının basına açık bölümü öncesi Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Füle ve Gucht ile birkaç saat süren bir toplantı gerçekleştirdi. Türkiye, bu sorunu Gümrük Birliği’ne dâhil olduğundan beri dile getiriyordu, AB tarafı pek umursamıyordu. Ancak, Avrupa Komisyonu’nun AB kurumları arasında her zaman Türkiye’nin yanında olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Kapalı toplantıda, ilk kez AB tarafı, Türkiye’nin taleplerini dikkate alan bir tutum sergiliyor. Hatta, Türkiye’nin üçüncü ülkelerle imzalanacak STA’larda 28. ülke olarak katılması önerisini getiriyorlar ki, bu son derece olumlu bir gelişme. Uzun yıllardan beri dile getirilen ve Türkiye’nin zarar gördüğü aşikâr bu meselede en somut adımlardan biri atılırken, Çağlayan, toplantının basına açık olan kısmında, bu konular hiç gündeme gelmemişçesine özellikle vize konusunda AB’yi eleştiren bir tutum sergiliyor. Konuşmasında, “Türkiye pozitif bir gündemle” geldiklerini söyleyen Füle’ye yönelik olarak Çağlayan, “Türkiye’ye pozitif gündemle geldiniz. Ama sizden ricamız şu; pozitif gündemle gelirken pozitif yaklaşımla gelin negatif yaklaşımla gelmeyin” diyor. Türkiye’nin tamamen yanında bir niyetle gelen ve Gümrük Birliği’nin iyi işlemesi için çözüm arayışında olan komiserler, hiç beklemedikleri Bakan Çağlayan’ın bu konuşması karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bu gelişmelerin ardından da TUSKON’un, Füle ve Gucht’ten özür dilediği belirtiliyor.
Gümrük Birliği ve vize meselesi iş dünyasında can yakan konulardan, bu önemli bir gerçek. Ancak, herkesin hassasiyetleri ortada, çabaları da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder