Türkiye’de Güney Kıbrıs kolay kolay haber olmaz. Ya çözümsüzlük ekseninde dönüp durduğumuz Kıbrıs meselesiyle gündeme gelirler ya da Türkiye’ye karşı olumsuz tavır takınan, marjinal söylemlerini yükseltenlerin sözleriyle.
Geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs, Başbakan Erdoğan’ın ülkenin AB Dönem Başkanlığı’nı Temmuz 2012’de devralacak olması vesilesiyle çektiği restle gündeme geldi. Erdoğan, konuyu, bu tarihe kadar Kıbrıs’ta bir çözüm olmaması halinde Güney Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı sırasında AB ile ilişkilerin donabileceği noktasına kadar getirdi. Oysa, meselenin ültimatoma değil, cesaretlendirilmeye ihtiyacı var. Madem, Türkiye bölgenin önemli oyuncularından biri olmayı hedefliyor, iki parçalı bir Kıbrıs üzerinde değil, tek bir Kıbrıs üzerinde çok daha etkin olabilir. Tek bir Kıbrıs’la kendi hinterlandı içinde daha rahat hareket edebilir. Üstelik, durma noktasına gelen AB müzakerelerinde de önemli bir sıçramanın ilk adımını atabilir. Peki, Erdoğan’ın elini bu kadar güçlendiren, restini bu kadar yukarıdan seslendirmesine neden olan şey siyasi değil de ekonomik olabilir mi? Mümkün.
Erdoğan, KKTC’ye yaptığı ziyaret sırasında, “Yunanistan’ın hali ortada... Güney Kıbrıs da aynı duruma düşerse şaşırmayın” demişti. Şaşırmayız, çünkü rakamlar zaten Güney Kıbrıs’ın çok ciddi bir ekonomik çıkmazda olduğunu ortaya koyuyor. AB liderleri, perşembe günü Yunanistan için ikinci kurtarma paketinde anlaşırken, Avro Bölgesi’nde yeni krizin Akdeniz’in bu küçük ülkesinde yaşanacağı artık aşikâr. Güney Kıbrıs Merkez Bankası Başkanı Athanasios Orfanides, 11 temmuzda yaşanan patlama nedeniyle ülke ekonomisinin 1974’teki olağanüstü hâl durumuna geldiğine dikkat çekerek, acil tedbir alınması çağrısında bulundu. Güney Kıbrıs Lideri Dimitri Hristofyas buna çok kızdı. Ne kadar kızarsa kızsın, Güney Kıbrıs’ın AB ve IMF’nin destek mekanizmasına girmesi ihtimali yükseliyor. Dolayısıyla, Yunanistan’ı kurtarmış gibi yapmakla iş bitmiyor.
Ülke ekonomisinin durumunu ortaya koymak için sondan başlayalım. RMMO Deniz Üssü’nde meydana gelen patlama ve ülke elektriğinin yüzde 50’sini sağlayan Vasilikos Elektrik Santrali’nin tahrip olmasının ülke ekonomisine zararı, elektrik idaresinin sigorta şirketinden alabileceği en üst rakam olan 600 bin avroyu alması halinde 2,4 milyar avro. Credit Suisse’in hesaplamalarına göre, patlamanın ülkenin GSYH’na etkisi yüzde 13,8 ve elektrik santralinin yeniden inşasının maliyeti 1,5 milyar avro. Elektrik santralının yeniden inşasının GSYH’ya etkisi ise yüzde 8,6 civarında. Patlama, bu yaz sıcağında elektriksiz kalan ülkenin turizm gelirlerini olumsuz etkileyecek. GSYH’sının yüzde 80’i hizmetler sektöründen ve ağırlıklı olarak turizmden geliyor. Geçen yıllarda yüzde 1 seviyesinde büyüme kaydeden Güney Kıbrıs’ın bu yıl yüzde 1,5 büyümesi bekleniyordu. Ancak, Maliye Bakanı Michalis Sarris’e göre, bu büyüme hedefi de sıfırlanacak.
Yunanistan’ın küçük kopyası
Gelelim, Yunanistan ile olan ilişkilerine. Avrupa’nın borç krizinde iflas bayrağı açmasına ramak kalan Yunanistan, yanında Güney Kıbrıs’ı da götürmek üzere. Yunanistan’ın neredeyse küçük bir kopyası. Ülkenin mali açığı, yüksek memur maaşları, cömertçe dağıtılan emeklilik maaşları, hükümetin önlem almaktaki yavaşlığı ve ekonomisinin rekabet edemezliği AB’yi bir süreden beri endişelendiriyor. En büyük risklerin başında banka kredileri var. Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’tan alacaklı olduğu 10,6 milyar dolar gibi para var. Güney Kıbrıs’ın ekonomik büyüklüğü 23 milyar dolar. Yani ülke, yıllık gelirinin yarısı kadar bir bölümü Yunanistan’a borçlu. Borçlular listesinde Yunanistan’ı Almanya ve Fransa takip ediyor. Toplam borçları ise 50,7 milyar dolar civarında. Yunanistan’daki krizden kaçıp Güney Kıbrıs’ı tercih eden mevduat sahipleri şimdi oradan da kaçıyorlar. Banka kredilerinde daralma var, Yunan ekonomisindeki krizin boyutu Güney Kıbrıs’ın önemli bir ihracat kapısını sekteye uğratıyor. İhracatının yüzde 22’si Yunanistan’a gidiyor. Bütçe açığı ilk beş ayda 500 milyon avroya çıktı ki, bu da GSYH’nin yüzde 3’ü civarında. Yunan piyasasında aktif en büyük üç banka da, batan kredilerini kurtaramamanın ıstırabını yaşıyor.
11 temmuzda yaşanan patlamanın ardından Güney Kıbrıs’ın politik, sosyal ve ekonomik ajandasının değiştirmesi ve acil yeni önlemler alması gerekiyor. Orfanides’in uyarıları hem Yunanistan’dan gelen kaynak tıkanıklığına dikkat çekmek hem de patlamanın ülke ekonomisine getirdiği maliyetin karşılanması için tasarruf etmek yönündeydi. Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefano, yapısal ve mali problemlerin çözümü için yeni bir ekonomik tasarruf planı kararı çıktığını söyledi, ancak detayları henüz ortada yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder