Açıkça görünüyor ki, uygulanmakta olan istikrar veya kurtarma programlarıyla borç krizinin aşılması mümkün değil. Ancak, Türkiye’de de çokça seslendirildiği gibi “Yunanistan Avro’dan çıkmalı”, “Avro artık bitti” şeklindeki kolaycılıkla da sonuç alınmayacak.
Üstelik başkalarının felaketinden mutluluk duyan insanlar, halklar ya da siyasetçiler en iflah olmayanlardır, kendilerinden bir hayır geldiği de görülmemiştir. Şimdi Avrupa Birliği’nin gündeminde en geniş anlamda ekonomik politikalar açısından daha federal bir birlik haline gelmek var. Çalışmalar başlamış. Aslında bu konuda bundan sonra atılacak adımların çerçevesi Avro Bölgesi liderlerinin biraraya geldiği 26 Ekim zirvesinin sonuç bildirgesinde yer alıyor. Yunanistan’ın tıraşlanan 100 milyar avrosuna fazla takılıp kalındığından olsa gerek, bu kısım hemen hemen ne Avrupa ne de Türk medyasında gündeme geldi. Bundan sonra mali olarak federal bir Avrupa fikrinin, yani başta uyumlu maliye politikalarının nasıl olacağına ilişkin ipuçları 10 gün önceki zirvenin sonuç bildirgesinde ortaya kondu.
Maliye politikalarının entegrasyonu
Ekonomik ve Mali Koordinasyon ile Gözetim başlığı altında, “Krize karşı kullanılan araçları güçlendirmenin yanı sıra, koordinasyon, gözetim ve disiplini kuvvetlendirerek ekonomik ve mali politikaların entegrasyonunda ilerleme kaydedileceği ve tek para birimi sisteminin işleyişini destekleyen politikaların geliştirileceği ifade edilmiştir” deniyor. Avro Bölgesi’nde Yönetişim Yapısı başlığı altında ise, “Sorunlarla daha etkili bir şekilde mücadele edebilmek ve daha sıkı bir bütünleşme sağlayabilmek amacıyla Avro Bölgesi’nde ekonomi yönetişimi yapısının güçlendirileceği belirtilmiştir. Avro Bölgesi’nde ekonomik ve mali politika alanında stratejilerin belirlenmesi amacıyla yılda iki defa olmak üzere Avro Zirvesi düzenlenmesi kararlaştırılmıştır” ifadesi kullanılmış. En can alıcı kararlar ise Güçlendirilmiş Entegrasyon başlığı altında kaleme alınmış: “AB projesinin kalbinde Avro’nun yer aldığına atıfta bulunularak, ekonomik birliğin parasal birlikle uyum içerisinde güçlendirileceği belirtilmiştir. AB Konseyi Başkanı’na, AB Komisyonu’nun Başkanı ve Avro Grubu Başkanı ile birlikte ekonomik birliği mümkün olan sınırlı antlaşma değişikliği ile güçlendirecek olası adımları belirlemeleri için yetki verilmiştir. Temel amaç, Avro Bölgesi’nde ekonomik yakınsamanın arttırılması, mali disiplininin iyileştirilmesi ve ekonomik birliğin derinleştirilmesidir. Konuya ilişkin yol haritasını da içeren ara raporun Aralık 2011’de sunulması kararlaştırılmıştır. Alınan tedbirlerin nasıl uygulanacağına ilişkin nihai rapor ise Mart 2012’de sunulacaktır.”Buradan net olarak anlaşılacağı gibi, Avrupa Komisyonu’nun ekonomi ve parasal işlerden sorumlu üyesi Olli Rehn, Komisyon Başkanı José Manuel Barroso tarafından Komisyon Başkan Yardımcılığı’na getiriliyor ve yetkileri genişletiliyor. Barroso, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bir Komisyon üyesini özellikle Avro’dan sorumlu makama getirmemiz, Avro Bölgesi’ndeki yönetimi ortak bir çerçeveye oturtmak istediğimizi gösteriyor. Bu, Komisyon’un AB’nin ve özellikle Avro Bölgesi’nin ekonomi yönetiminde koordinasyon, denetim ve uygulamanın sağlanması için en iyi yol” demişti. Rehn’e verilen yeni yetkilerin ayrıntıları henüz netleşmiş değil, ancak ülkelerin bütçe açığı ve borç tavanını aşmamaları konularında daha fazla söz sahibi olacağı ifade ediliyor. Çünkü, Avro Bölgesi’nde kamu borcunu yüzde 60, bütçe açığını yüzde üç ile sınırlayan İstikrar ve Büyüme Paktı pek çok üye tarafından delinmiş durumda. Avrupa’da gerçek bir ekonomik birlik için daha fazla uyum ve disiplin gerekiyor. Bu uyum ve disiplinin önce çekirdek bir ülke grubuyla başlayacağı ve diğerlerinin bu çekirdek grubun çekici gücüne tabi olacağı beklenmeli. Avrupa, sorunu geçici ya da konjonktürel olarak algılamaktan vazgeçiyor gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder