Avrupa daha azla yetinmeye alışacak

Gelişmiş ülkeler ve özellikle Avrupa ciddi bir borç krizinin ortasında. Her gün, liderlerden, finansal kurumların yöneticilerinden, siyasilerden farklı açıklamalar geliyor. Ancak, Avrupa’yı düze çıkaracak, kamu maliyesine köklü ve kalıcı bir iyileştirme getirecek çözüm manifestosu hâlâ bulunabilmiş değil. Başta Avrupa Birliği’nin Avro Bölgesi’ne dâhil 17 ülkesinde ekonomik işleyişiyle ilgili radikal değişiklikler yapılması gerekiyor. Üye ülkelerin kamu harcamaları ve vergi politikalarında daha fazla uyum öteden beri konuşulan konuların başında geliyor. Avrupalı ülkelerin kamu maliyesinde ciddi sorunlar var. Bugün, Avrupalı liderlerin geceleri uykularını kaçıran sorunlar yumağının, Avro Bölgesi’nin farklı ekonomik ve demografik yapıdaki ülkelerinin mali politikalarını yönlendirecek gerekli altyapı kurulmadan oluşturulmasından kaynakladığı artık açıkça ortada. Bunun için başta en gelişmiş olanlar olmak üzere yeni bir mutabakat metninde anlaşması gerekiyor.
Avrupa “hem sorunlar çözülsün, hem yine eskisi gibi zengin olalım” iddiasını sürdürüyor. Ancak kriz, sistemdeki delikleri, sorunları ortaya çıkardı ve bunların yamayla kapanmayacağı açık. Dünyada paranın kokusunu iyi alabilen ve para kazanmanın bir şekilde yolunu bulabilen bazı spekülatörler dışında, kimsenin bu krizin etkilerinden kaçabilmesi mümkün değil. Hükümetlerin başlıca hedefi ise krizin etkilerinden tamamıyla kurtulmak yerine, diğerlerine göre daha az etkilenmek. Ekonomik krizle ilgili durum özetle böyleyken, Avrupa’nın büyük ekonomileri ve ABD gelecek on beş ay içinde seçimlere gidecek. Ekonomik dengeler böyle devam ederse, 2012’de gelişmiş ülkelerde pek çok lider koltuğunu kaybetmiş olacak, iktidardaki hemen hiçbir siyasetçi neredeyse seçim kazanamayacak.
Öte yandan, Avrupalı liderlerin alınacak tedbir kararlarının ardından yaşanacak değişimin boyutları hakkında kamuoylarını yeterince bilgilendirmedikleri ortada. Kamu harcamaları azaltılacak, sosyal devlet olmanın getirdiği en temel sağlık ve eğitim harcamaları bu kesintilerden nasibini alacak. Yani, sosyal refah sistemine alışmış olan eski Avrupa’yı pek kestiremediği, alışık olmadığı yeni bir süreç bekliyor. Bu değişimleri gündeme getirmek, halka açık bir dille anlatmak ise güvenilirliği yüksek liderleri gerektiriyor.
Avrupa’da uygulanacak tedbirlerin kilit noktasında Almanya var. Avrupa’nın esas finansörü Almanya. Yunanistan, Portekiz ve İtalya için neden kemer sıkmak gerektiğini anlamak Almanlar için zor olabilir. Vergisini toplamayı başaramayan ülkelere destek olmak gerektiği konusunda Almanları ikna etmek hiç de kolay olmayacak. Yapılan anketlere göre, Alman halkının çoğunluğu, Başbakan Angela Merkel’in mevcut finansal krizin üstesinden gelebileceğine inanmıyor ya da çok az güveniyor. Almanya’da birkaç hafta yapılan bir ankette, katılımcıların yüzde 55’i Merkel’in ve Alman hükümetinin krizin üstesinden gelebileceğine çok az güven duyarken, yüzde 20’si hiç güvenmediğini ifade etmişti. Merkel’in partisi CDU içinde de, Merkel’e karşı olanların avro kurtarma paketine ilişkin tasarının Alman Meclisi’ndeki oylamasında alacakları tavır merakla bekleniyor. CDU içinde 60 civarında milletvekilinin kurtarma paketine karşı oy kullanarak Merkel’i istifaya zorlayabilecekleri konuşuluyor. Avro kurtarma paketine ilişkin tasarı Alman Meclisi’nde gelecek hafta 7-8 eylül tarihlerinde tartışıldıktan sonra, 23 eylülde oylanacak. Gelecek haftalar, Merkel için son derece kritik.


Almanlar keza Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin de krizin üstesinden gelebileceğine inanmıyor. Ankete göre, Alman halkının yüzde 63’ü Sarkozy ve hükümetine çok az güven duyuyor. Sarkozy, Fransa, krizle ilgili olarak sorgulanmaya başlayınca tatilini yarıda kesip Paris’e dönmüştü. Ayrıca, Sosyalistler gelecek Başkanlık seçiminde Sarkozy’yi epey zorlayacak gibi görünüyor. Ekonomik krizin pençesindeki İspanya erken seçim kararını çoktan aldı bile. Ülkede yapılan son kamuoyu yoklamaları, şu anda seçim olması halinde ana muhalefetteki Halk Partisi’nin tek başına iktidara gelebileceğini gösteriyor.
Ama sorun nöbet değişimiyle hallolacak gibi durmuyor. Avrupalı liderler ve partileri seçim kaybetseler bile iktidara gelecek olanların sorunları çözebileceklerinin hiçbir garantisi yok. Eğer çok radikal ve dolayısıyla seçmenlerinin hoşuna gitmeyecek kararlar almazlar ise.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder