Yunan tragedyasında yeni bölüm

Avrupa’nın uzun süredir izlediği Yunan tragedyası kötüleşerek sürüyor. Küresel kriz döneminde Avrupa’nın ilk kurtarılan ülkesi unvanına sahip Yunanistan’ın durumu yeniden tartışma konusu. Avrupa ve Birliği ve IMF’in çabalarıyla 110 milyar avro finansal yardım yapılan Yunanistan’ın yeniden kurtarılması tartışmaları geçen hafta gündemden düşmedi. Yunanistan’ın kurtarma paketinin koşullarını karşılayamadığı yönünde çok ciddi şüpheler var. Üstelik, Yunanistan’ın 2012’de kendi başına borcunu çeviremeyeceğine de kesin gözüyle bakılıyor. Borcun yeniden yapılandırılması, AB ve IMF’ten ek yeni yardım istemesi ya da borcunu ödemesi için daha fazla süre verilmesi tartışılan görüşler arasında. Ülkenin borcunun yeniden yapılandırılmasının hem Yunanistan’a hem diğer Avro ülkelerine zarar vereceği ise en güçlü öngörü olarak ortaya çıkıyor. Yapılan hesaplamalara göre, Yunanistan 2013’e kadar 60 milyar avroya yakın kaynak bulmak zorunda.
Yunanistan’a ara dönem ziyareti gerçekleştiren AB ve IMF yetkilileri, Atina’da karşılaştıkları durumdan pek memnun değiller. Borçları yeniden yapılandırmanın Yunanistan için mucize getirmeyeceğini belirten IMF, ülkenin istemesi halinde, ek destek vereceklerini kaydediyor. Yunan hükümetinin bütçe performansını ölçen heyetin ilk izlenimi sıkıntıların sürdüğü şeklinde. Bir IMF yetkilisinin yaptığı açıklamalar sıkıntıyı ortaya koyuyor: “Bütçe gelir hedeflerinin tutmayacağına ilişkin endişe var. Daha fazla kesinti istenebilir.”
Rapor, Yunanistan’ın kullandığı yardımın 12 milyar avroluk yeni diliminin serbest bırakılması için kritik. IMF, Atina’nın geri ödemelerinin 7,5 yıldan 10 yıla çıkarılmasını istiyor. Almanya ise, Yunanistan’a yeni bir destek sağlanmadan önce Atina hükümetinin ödevlerini yerine getirip getirmediğine bakacak. Kurtarma paketini aldıktan bir yıl sonra borcunun sürdürülebilirliği sorgulanır hale gelen Yunanistan, gözden geçirme ziyaretinde olumlu izlenim bırakırsa –ki zor görünüyor- AB’den ikinci kez yardım alabilir.

Özelleştirmeler birinci öncelik

Gelinen noktada, özelleştirmeler mevcut durumun en hassas noktasını oluşturuyor. Şu anda Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun ajandasının ilk maddelerinden birini özelleştirme programının oluşturduğu belirtiliyor. Papandreu, sağlam bir özelleştirme planı için hazır olduklarını, bunun da kamu kesimine fayda sağlayacağını söyleyerek, “Başlangıçta özelleştirmeler bir öncelik değildi. Ancak, şimdi özelleştirme planı ajandanın bir numarası. Gerçekleştireceğimiz kalkınma projeleriyle borcumuzu ödeyeceğimiz konusunda güçlü olduğumuz göstereceğiz” diyor.
Bu arada, Papandreu, kendileri için son derece hassas olan bir konuya da açıklık getiriyor: “Bize ada ya da anıtları kefalet olarak verip vermeyeceğimizi sormak, bizi bir nevi aşağılamaktır. Bizim verdiğimiz sözler ve yaptıklarımız yeterli garanti olacaktır.”
Son dönemde gelir hedeflerini yakalayamayan Yunanistan’ın piyasaya 2012’de de dönemeyeceği belirtiliyor. Yunanistan, ikinci bir paket üzerinde uzlaşırsa bunun şartlarının çok sert olacağı kaydediliyor. Avro Bölgesi yetkilileri gelecek hafta Yunanistan krizini görüşecek.

Yeni en zayıf halka Güney Kıbrıs

Yunanistan’ın ardından İspanya, Portekiz, İrlanda Avrupa’nın en zayıf halkaları olarak sıralandı. Gözden kaçan bir ülke var ki, o da Güney Kıbrıs. Çok ciddi ticari denge açığı yaşanan ülkede, hem ihracat hem de ithalat gerilemiş durumda. Güney Kıbrıs’ın bankacılık sistemini kurtaracak finansal kaynaklar bulamaması, Yunanistan’ın yardım yapamayacak durumda olması Güney Kıbrıs’taki ekonomik krizi tetikliyor. İşsizlik oranı yüzde 8, bütçe açığı 400 milyon avro civarında, 892 bin nüfuslu ülkede kamuda çalıştırılan personel sayısı 70 bin 429. Geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs Merkez Bankası Başkanı Athanasios Orfanidis’in dayanamayıp, geçmişte Yunanistan’ın yaptığı gibi Güney Kıbrıs Maliyesi’nin de rakamlarda sahtekârlık yaparak AB’yi kandırmasını dile getirmesi, Merkez Bankası ile hükümeti karşı karşıya getirdi. İflas kapıda, iflas etmemesi için AB’nin diğerlerine yaptığı gibi Güney Kıbrıs’a da mali yardımda bulunması gerekiyor. Öte yandan, ülkenin devlet tahvillerinin de dünya piyasalarında hiç itibar görmediği de konuşulanlar arasında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder